46

10.3K 575 17
                                    


Mirza, beni atın üzerinde kolları arasına aldı. Karşı köye doğru yol aldık. Gece puslu bir siyaha kendini teslim etmişti. Ormanın derinliklerine sürdüğü kara kız her zamana nazaran daha hızlıydı...

Burnumun ucu bile üşümüştü. Son anda üzerime aldığım uzun pelerin şimdi azda olsa üşümemi engellemişti. Burnumu kendime doğru çektim. Akması her an olabilirdi.

"Biraz daha dayan yolumuz az kaldı. Kendini bana yasla" sert sesi oldukça soğuk çıkmıştı. Bu adamın ne hissettiğini anlamak oldukça güçtü. Ben birşey yapmayınca ardımda hareketlilik hissettim. Eli sağ bacağıma gitti, sarkıttığım bacağımı kaldırdı. Beni ona doğru çevirdi. Bedenimi kendine yasladı. Bir elini ansızın belimden geçirdi.

Gözlerim, gece ile bütünleşen karanlık gözlerinde geziniyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerim, gece ile bütünleşen karanlık gözlerinde geziniyordu. Onun gözleri ise benim aksime gittiğimiz yoldaydı. Bir şey demedi, gözlerime hiç bakmadı. İfadesiz oluşu bana kendimi daha ağır hissettirdi Gözlerinin önünde duran perde tüm hatıraları canlandırıyordu. Gözlerimi dik duran omuzlarına çevirdim. Güçlü gözüken bir yapısı hala sükutunu sürdüyordu. Gözleri, arşılmaz dağları devirebilecek güçlükle etrafa bakıyordu. Onun ellerini tutmak isteyen yanım vardı. Onun yanında olduğumu ona hissettirmek istedim. Kafamı, omzuna yasladım. Onun kollarında kendimi huzura bırakıyordum. Burnum boynuna yakın bir yere değdi. Kokusunu hisseder hissetmez gözlerimi kapadım.

"Hatun"

Gözlerimi araladığım vakit etrafta sisli bir hava mevcuttu. Kara kızın durduğunu farkına vardım. Belimden kolunu yavaşça çekti. Başımı boyun girintisinden kaldırdım. Gözlerim, önünde durduğumuz konağın önünde çevrildi. Bir kaç insan başları önünde az ilerideydi. Mirza, bedenini aşağıya indirdi. Sonra beni belimden tutup yanına çekti. Uzun saçlarım yüzüne savruluyordu. Bana bakmıyordu. Bakışları, uzunca konağa çevrildi. Her penceresinde ayrı, ayrı tur atıyordu.

Yanımdan gideceğini düşündüğüm adam benim elimi tuttu. Soğuk avucunun içine aldığı sıcak elim, yerini bulmuş gibiydi. Parmaklarımı hareket ettirmedim. Yürümeye başladı. Çizmeleri etrafta tok bir ses çıkartıyordu. Gözlerim sağa, sola kaydı. Konağın girişinde olan basamaklardan çıktığımızda bir kaç kadın, ayakta durmuş gözleri yaşlıydı. Bizi gördüklerinde başlarını önlerine indirdiler. Gözlerim, Mirza'nın ifadesiz suratında gezindi.

Kapıyı eliyle ittirdiği vakit, Mirza'nın bakışları direk şöminenin yanında bir kaç kadınla oturan Fatma hanımı buldu. Fatma hanım sanki bizim geldiğimizi anlamış gibi ayağa kalktı. Bize doğru yürümeye başladı. Tüm benzi bembeyaz olmuştu. Gözlerinin çevresinde oluşan kızarıklar yeni ağladığını gösteriyordu. Önümüzde durduğunda birşey demedim. Yüzü bana döndü tebessüm edecek olsa da yapamadı. Acısını örtecek birşey bulamadığı belli oluyordu. Başında duran siyah yazması yana kaymıştı. Eliyle Mirza'nın koluna dokundu.

"O nasıl ana" sesi durgun su gibiydi. Ne hareket ediyor, ne de bir ifade barındırıyordu. O katı bir adamdı.

Fatma hanım gözlerini oğlunun yüzünden çekti ve yere bakmaya başladı. Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Ya da söylemiyordu.

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin