13

11.3K 530 16
                                    

Karşısında durduğu suret ile yutkundu Mihrimah. Ali'nin adı hece oldu diline, varamadığı sokak, hissedemediği ilk bahar sevincini yaşadı. Hissetti, sızladı o an, hasret vuslata erince de zordu. Gözleri gözlerini gördü, kalbi kalbini bildi.

İçi, ona değdi

Keskin bakışlarını kızın suretinden çekmiyordu, delip geçiyordu.

Mihrimah, öyle şaşkın bakıyordu ki,
Dudakları oval şeklini almıştı.
Kadının kalbini okşayan, Ali'nin geceye karışan simsiyah gözlerinde kaldı.

Mihrimâh, kendinden beklenmeyecek birşey yaptı. Ali'ye doğru adımlamaya başladı. Aralarındaki mesafe az olduğu iki adımda ona gitti.

Ellerini açıp sarılmaya başladı. Başını Ali'nin sert gövdesine yasladı. Ellerini Ali'nin beline sardı.

Hasreti dindirmek için, üzerindeki ince gömleği sıkmaya başladı elleri şile bezinden olan, ince gömleğine sımsıkı tutunuyordu.

Hasret zordu. Gideni beklemek, yosun tutmuş kalbi arındırmakla eş değerdi.Yosun tutmuş, katranı andıran acılar kolay kolay arınmazdı, hasret buna benziyordu.

Ali, kaşlarını çatmış şaşırmış idi.

Kızı aniden kavrayıp, kendine bastırdı. Bunu biraz hızlı yapmıştı. Kızın, dudaklarından firar eden ince bir inilti duyulmuştu. Mihrimah'ın burnu sızlamaya başlamıştı. Ali, duygularına hakim olamıyordu. Aylar önce tanıdığı ve bir kaç defa gördüğü kadını ömründe hep görmek istiyordu. Mihrimah, ise farklı derinliklerde geziyordu. Sevdasına kavuşmuş olmanın mutluluğu ile karmaşa yaşıyordu. Gözlerinden firar eden duyguları Ali'nin görmesini istemiyordu, kalbine dokunan acıların kalbine değmesini de istemiyordu. Sadece Ali'nin sımsıcak göğsünü istiyordu. Onun göğsünde tamamen herşeyden arınmak ona karışmak istiyordu. Çok şey değildi, beklentisi.
Kalpler Allah'ın elinde değil miydi? Dualarına bile katamaya korktuğu adamın kollarında hissediyordu.

Mihrimah'ın başını göğsünden çekip ellerinin arasına aldı Ali. Mihrimah gözlerini açtı, Ali'nin kara gözleri ile karşılaştı. Ellerini Ali'nin başında olan ellerinin üzerine koydu. İçine kaplayan huzuru tarif etmek onun için zordu. Dile gelmeyen duyguların anlam kazandığı adamın, bakışlarından kaçmak istemedi daha çok ona tutunmak istedi. Şimdi olduğu gibi hep elleri ellerinin üstünde olsaydı, çok mu şey isterdi.

"Sana geldim Mihrimâh" diye soludu Ali, sesi oldukça kısık çıkmıştı. Gözünü kızın güzel suretinden ayırmıyordu.

Baktıkça, bakası geliyordu.

Baktıkça yanası...

Mihrimah, yüzünde hissettiği sıcak nefesle kendinden geçmişti. Uyandığı için adamın göğsüne sakladı yüzünü, sımsıcaktı göğsü onun korunaklı yuvası olmuştu. Ali, kızın yazmasını elleriyle itti ve yazmayı eline aldı. Yüzünü, saçlarının içine daldırdı.

"Bir bilsen kokuna nasıl hasret kaldım" dedi erkeksi sesiyle. Saçlarını kokluyor, diğer yandan elleriyle saçlarını okşuyordu. Ne vakittir bu kokuya hasret hissediyordu kendini. Herşey o kadar acelecili ilerliyordu ki kendine engel olamıyordu adam.

"Mektubun gelmeyince öyle korktum ki Ali" dedi genç kız sesi hafif tiz ve ağlamaklı çıkmıştı. Sonunda onunla rahat konuşabilecek kıvama gelmişti.
Mihrimâh, artık çekinmek istemiyordu. Onunla doğru konuşmak, anlaşmak istiyordu. Evet susmak güzeldi lakin birşeyler paylaşmak için iki kelam edebilmek şarttı.

Ali, kızın sesinde hissettiği hafif kırık tını duyunca kızın başını hafifçe göğsünden kaldırdı ve sımsıcak gözlerinin içine bakmaya başladı. Mihrimah, dolmuş gözlerini Ali'nin yüzüne sabitledi.

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now