44

11.2K 577 35
                                    

Hüsnü Alkan & Erkan Oğur: Fikrim yok

🔗

Bir mısra düştü dudaklarımdan, kuru bir tebessüm asılı kaldı dudaklarımda.

"Sen hiç sevdin mi" dedim sesim fısıldar gibiydi. Bedeni bedeninin altında hareketsizdi. Cümlem üzerinde nasıl tesir etmişti bilmiyorum lakin herhangi bir tepki vermedi. Tüm vücudum onun kolları arasında sarılı duruyordu. Ellerim önü açık gömleğinin içinden göğsünün hemen üzerindeydi. Sert göğsü hafif nemliydi v  sıcak teni parmaklarımın hemen ucunu karıncalandırıyordu.

Bir elinde tütün içine çekiyordu. Diğer eli ise beni sımsıkı sarıyordu. Dumanı tüm vücudumun üzerinde dolaşırken durdu. Derin bir nefes aldığını, saçlarıma savrulan sert nefesinden anladım.

"Sevmedim" dedi sesi tok ve duygusuz çıkmıştı. Onun kolları arasında sorduğum soru asılsız kalırken içime salınan alev içimi kavurmaya yeminli olmuştu.

Ne bekliyordum ki bu adamın birisini sevmesini mi? Ya da beni sevmesini mi hayır! Bunu nereden anlamıştım ki, sürekli karşıma çıkan cüssesiyle mi? Yoksa bana bakan sert gözlerinle mi?

Bedenimi aheste aheste bedeninin üzerinden kaldırdım. Buna mani olmadı.
Sıcaklığı kısa bir sürede üzerimden ayrılırdı. Kasıklarımda oluşan ağrı kendini belli ediyordu. Ellerimde kurumuş toprağın kalıntıları vardı. Yaşadığımız o anlarda avucuma aldığım her toprakta beni kendine katmıştı. Şimdi, o kuru tabaka canımı yakmıştı. Gecenin zifiri karanlığında yaşadığımız herşey zihnime düşerken gözlerimi kıstım. Karşımda duran siyah ata doğru kaydı bakışlarım. Tüm heybetiyle bana bakıyordu. Gecenin siyahın da bile kara gözleri buradan belli oluyordu.

Ona doğru her adımım aramızda oluşmaya başlayan bir bağı bana hissettiyordu. Ay ışığı tüm kudretiyle içime akıyordu. Ona, sokulan yanım üzerimde oluşan tesiri yok sayamıyordu. Başını okşamam için yere eğdi.

Ellerim, onun simsiyah saçlarına doğru uzandı. Boyu benden uzun olduğu için kendimi onun kuytusunda ufak hissediyordum. Elim, yumuşak saçlarına değdiğinde yere daha fazla eğildi.

Avuçlarımı yanağına doğru bastırdım.

Yeniden yüzünü yukarı kaldırdı gözlerimiz bir olurken, elim onunla yukarıya kalktı. Gözlerinde gördüğüm ışık içimi yaktı. Sanki, beni hissediyor beni anlıyor gibiydi. Gözlerime bir ok misali saplanan bakışlarını bölen belimde hissettiğim güçlü bir el oldu.

"Bana sevmeyi sen öğretirsin belki hatun. Kılavuzum sen olursun" dedi kulağıma dokunan nefesiyle başım yana savruldu. Kulağıma yaklaşan başı yüzümde dolaşan saçlarımı yana kaydırdı. Birşey demedim. Yerimden kıpırdamadım. Ona neyi vaat edebilir idim. Onunla bir bütün oluşum tüm hücrelerim de dolaşırken ona ne verebilirdim.

Güçlü, kolları beni bedenine biraz daha yaklaştırdı.

"Ben beklerim kuru bir geceden doğan bir güneşten çok..."

"Bir seni beklerim..."" dedi kelimeleri zihnime çakılı kalırken dilim damağımda durdu. O sırada gökte kopan bir şimşek içime saplandı. Boğazımın kuruluğu ıslak nemli topraktan bile daha asılsızdı.

Belimden tutup ona doğru çevirdi. Gözlerine konan gözlerim onunla bir oldu. Kara bakışlarının altında yatan gerçeğin ne olduğunu bilmek isterdim.
Sert bir yutkunma yeniden çatlak boğazımdan koparken bakışları dudaklarıma kaydı. Elini yüzüme doğru uzattı.Dudaklarımda hissettiğim dokunuşuyla gözlerimi yumdum. Parmakları, dudaklarımın çevresinde dolanıyordu.

"Bir yar seversem başım üstüne" derken yüreğim sızladı.

Kapattığım gözlerim onun gözleriyle açılırken sustum. Böyle cümleler kuracak adam değildi o. Benimle dalga geçen cümleleri vardı. Benimle oyun oynayan bir tebessümü olurdu. Şimdi, beni kavurmaya başlayan birşeyler vardı. Bunun adını koyamasam bile içimde hep hissediyordum.

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now