64

6.4K 349 39
                                    

Seni nasıl bırakırım ay yüzlüm"
Adam elini kadının elleri arasına almıştı. Kadın adamın sert nasır dolu avuç içlerine tutundu. 'Bilirim bilirim de içimi bir endişe sarar durur ' sesinde kurak bir tarlanın susuzluğu ekili idi. Adamın dudakları kadının sıcak parmak uçlarına değdi.

'Bu suallerinin aslı olmadığını sen de eyi bilirsin gülüm vakit az değildir lakin ben gelince herşeyi yoluna koyacam bana inan emi' dedi adam kendinden emin bir ifadeyle kadının gözlerinin içine bakarak devam etti sözlerine. "Sen benimsin benim kadınım olacaksın"

'Ben en çok sana inandım..." diye fısıldadı Fatma adama doğru.Fatma adamın sözlerine tutundu. Bu sözlerin onun kalbinde anlamı çoktu. Lakin babası için ne bir anlamı olurdu ne de bir önemi. İçinde kopmaya başlayan canhıraşanı belli etmemek için dudaklarından kuru bir tebessüm koptu. Onlar düşman ailelerin birbirine sevdalı çocuklarıydı.

Kıyameti kendi içinde yaşarken tek kelime edemedi sevdiği adama. Yanıbaşında durmuş onun gözlerine sımsıkı bakarken yüreğini avuç içine almış düşünceler tam aksini yansıtıyordu. Hamit, kadının simsiyah gözlerine derinden bakarken içinde kopan fırtınalara rağmen yine de sevdasının yanında huzur dolu hissediyordu. Bir yanı bu işin olmayacağını fısıldar iken bir yanı ise sevdasının herşeyin üzerinden geleceğinin bilincinde idi.

'Burnu fındık ağazı kahve fincanı'

Fatma adamın siyah harelerine bakmaya başladı. Dipsiz kuyuyu andıran hareleri içine doğru akıyordu. Adam sert sesiyle devam ediyordu türküsüne.

'Uğrun uğrun kaş altından bakarken
Can telef ediyor, gül Acem kızı'

Adamın dudakları Fatma'nın dudağının kenara kondu. Kalbi yüreğinden taşan kadın kelimelerle bile kendini ifade edemedi. Gözlerini sımsıkı yumdu. Her şey bir rüya gibi tepelerinde seyir ediyordu. Bu durum ikisi arasında ilk defa oluşan bir eylemdi.Yüreğinden geçen cümleler birbirine takılıp yere düştü. Kadın kendini en kuytu kelimelerin arkasına sığdırdı ve kendini sevdiği adama teslim etti.

Bu cihanda tek güvendiği sevdiği adamdı.

"Seni hep sevdim Hamit..."

Elleri hissettiği o sızı ile yumruk olurken bedeninin üzerinde sevdiğinin adamın varlığı tüm acılarını alıyordu. Hamit, ilk defa o gün sevdiği kadını öldürmüştü.
Belki bilmeyerek yapmıştı lakin ondan tüm masumluğunu almıştı.

Hamit'in asker ocağına döndüğünü duymuştu Fatma, tezkeresinin bitsine sayılır günler kaldığı için umudunu hiç kaybetmemiş onu odasının penceresinde hep beklemisti. Hamit her gece de olsa penceresinin kenarına gelirdi. Çünkü ucunda Fatması vardı. Aralarında kocaman bir köy vardı ve aşılması zor bir dere ama yine de gelirdi.

Amma bu durum çok sürmemiş idi.
Bir gün Hamit'in döndüğünü ve nişanlandığını duyduğunda dünyası başına yıkıldı Fatma'nın. İçine öyle bir ayaz indi ki, kendini yerde buldu, sanki canından can kopmuş gibi bir bağırtı dudaklarından koptu. Bacaklarının arasından aşağıya süzülen kan tüm inançlarını yerle yeksan etti. O gün anladı ki, Hamit ellerinden kopup gitse de içinden hiç bir zaman gitmeyecek bir parçayı ona bırakmıştı.

Bir bebeği...

Bağırdı da bir daha duyulmadı sesi... Aylar sonra tüm herşeye rağmen en çokta babasına rağmen kucağına aldığı bebeği herşeyi kısa bir an unutturdu.
Kudbettin ağa sindiremediği bu durum karşısında Fatma'yı şehire yolladı. Köylülerin kulağına gidecek olursa eğer namusuna bir leke gelirse andı olsun ki Fatma'yı öldürürdü.

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now