34-Yarın

3.7K 618 109
                                    

Karanlık odadaki yatakta tek başıma debelenirken bundan nefret ettiğimi düşündüm. Evlendiğim günden beri ilk defa bu yatakta tek başınaydım ve bir saattir uykuya dalamıyordum. Sarp ondan hiç beklemediğim bir şey yaparak çocuk gibi küsüp beni böyle cezalandırmayı seçmişti. Eğer sokakta başına bir şey gelme ihtimalinin bana yapacağı eziyeti bilmeseydi yani sağlıklı olsaydı eminim evden de gider, belki de geceyi dışarıda geçirirdi. Şimdiyse salondaki koltukta televizyon izleyeceğini söyleyerek, onu yatağa çağırmama rağmen beni reddetmişti. Saatler önce beraber gülüp seviştiğimiz kanepede şimdi nasıl tek başına rahat edecekti? Ona bunun gereksiz bir tepki olduğunu söylemek istiyordum. Hem hastaydı, rahat bir uykuya benden çok daha fazla ihtiyacı vardı. İlla birinin yataktan gitmesi gerekiyorsa o ben olmalıydım. Fakat bu düşüncelerimin hiçbirini onunla paylaşamadım. Çünkü hassas erkeklik gururuna ve beni yoran hasta psikolojisine güvenmiyordum.

Tamam, annesi onun belki de en derin yarasıydı. Bunu anlıyordum. Ama ben de onun kötülüğü için konuşmamıştım ki, ne diye bu kadar kızmıştı? Doktorun sözlerini hatırlayarak iç geçirdim. Ya ona bu tepkiyi verdiren tümörse? Yine de bu defa alttan alan taraf olmak istemiyordum. Eğer kocam beni onsuzlukla cezalandırmaya niyetliyse keyfi bilirdi. Hem bu ne için bana ceza oluyordu? Pekâlâ onun için de bir ceza olabilirdi.

Yataktan kalkarak çıplak ayaklarımla odanın kapısına gittim ve içim rahat etmediği için usulca aralık kapıdan çıkarak salona doğru yürüdüm. Tek istediğim onun iyi olup olmadığını kontrol etmekti. Aptalca bir inat ve küslük yüzünden bir nöbet geçirip yardımıma ihtiyacı varken onun yanında olmama tehlikesi diğer her şeyin önündeydi. Ona görünmeden kapının girişine yaslanarak baktım. Gözünü ayırmadan televizyona bakıp saçma bir tartışma programının gece yarısı tekrarını izliyordu. Birden bu tavrı gözüme öyle umursamaz göründü ki sinirle salona girip ters bir şekilde yüzüne baktım.

"Şunun sesini biraz kısamaz mısın? İçeride uyumaya çalışıyorum."

İkimiz de televizyonun sesinin kısık olduğunun farkındaydık ama bu durumu yüzüme vurmayarak akıllılık etti. Karşılıklı olarak buzdan bakışlarla birbirimize meydan okuduk. Şu an benden özür dileyip kollarının arasına alması ve birlikte yatağa gidip uyumamız gerekmez miydi? Ancak buna niyeti yokmuş gibi beni süzüyordu. Haliyle hızımı alamadım ve sehpanın üstündeki su bardağını işaret ederek, "Uyumadan önce mutfağı topla," dedim. Arkamdan salonun kapısını kapatarak odaya döndüm. Sonra kafasız olduğum için kulağımı usulca kapıya dayadım ve televizyonun kapanma sesini duydum. Mutfağa geçerek bardağını yıkayışını dinledim. Neden onu sapık gibi dinleyerek heyecanlanıyordum ki? Odaya gelmesini bekleyecek kadar gurursuz olmamalıydım. Zaten başıma ne geliyorsa bu işleri kolaylaştırma sevdamdan geliyordu. İstediğinde gidip sonra gelemeyeceğini anlamalıydı. Öyle her aklına estiğinde küsemeyeceğini öğrenmeliydi. Kapıyı kilitleyerek anahtarın kilitte çıkardığı sesin karanlık evde yankılanmasına izin verdim ve çocuksu bir tatmin duygusuyla yatağa doğru yürüdüm ancak iki saniye içerisinde kapının kolunun açılmak için zorlanması beni durdurdu.

"Mutfaktan odaya uçtun mu ya?"

Ne çabuk gelmişti?

"Zaten geliyordum, ama tam kapıya elimi atacakken kilitledin. Ne bu şimdi?"

Aksi sesi sinirle gülümsememe neden oldu. "Bir şey değil, sen salonda yatmaya karar verebiliyorsun da ben niye burada yalnız yatmaya karar veremiyorum?"

"Salonun kapısını kilitlediğimi hatırlamıyorum. Ne yani, beni odaya almayacak mısın?"

Oldu olacak bunu da yapsaydı. "Bu akşam ben de yalnız uyumak istediğime karar verdim."

Klişe Hayaller Durağı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now