8-Çiçek

4.3K 640 152
                                    

1 Hafta Sonra

Kahve makinesinin başında uyuklarken ustalardan birinin sesini duyunca yaslandığım duvardan doğrularak anlamsız gözlerle adamlara baktım. Günlerdir bu duruma bir türlü alışamamıştım. Pansiyonumuzda tanımadığımız adamlar dolaşıp sürekli gürültü çıkarıyorlardı. Bir şeyleri yıkıp döktükleri için de her taraf leş gibiydi. Resmen biz içerisindeyken iş yerim bir inşaat alanına dönmüştü. Başta her ne kadar işin büyüklüğü konusunda etraflıca uyarılmış olsam da gözümle görene dek durumun ciddiyetini tam olarak kavrayamamıştım. Şimdiyse bu tadilatın altından kalkacağımıza dair umutlarım azalmaya başlamıştı. Her sabah erkenden gelip adamların çayından ve karnını doyurmasından sorumlu olmak bir yana, her şey gözümün önünde yıkılırken toparlanmış halini hayalimde canlandıramıyordum.

Bugün pencereler ve çerçeveleri değişiyordu. Bir taraftan da banyolardaki her şeyi söküp fayanslar da dahil olmak üzere değiştiriyorlardı. Yeni taşları, duşları ve küvetleri Sarp'la beraber şehre gidip büyük bir mağazada neredeyse yarım gün harcayarak seçmiştik. Artık jakuzili bir balayı süitimiz de olacaktı. İçerisinin işi sona erdiğinde ise bahçeye geçilecekti. Sarp gerçekten ne yaptığını biliyordu. Çatıdaki yenilemeye kadar her şeyi en ince ayrıntısıyla düşünmüştü. Mükemmel bir bütçe planlamacısıydı. Tabii yine de yapılacak masraf dudak uçuklatan bir rakama ulaşmıştı. Her ne kadar bazı mobilyaları rüstik dekor fikriyle ikinci el almaya karar vermiş olsak da – ki Sarp kırık dökük olsa bile tamir edebileceğine inanıyordu. Hatta daha çok öyle parçalar seçmemiz gerektiğini savunuyordu.- ben Mutlu amcanın işin içinde Sarp olmasa böyle bir şeye asla cesaret edemeyeceğini biliyordum.

Yatak odalarına gömme, ahşap dolaplar yapılacaktı. Eski usul ahşap karyolalar ve yine görünümü tamamlamak adına ortak alanların tamamına bir örnek buldan işi perdeler seçilmişti. Perde fikri benimdi ve herkes tarafından çok sevilmişti. Ölçüleri alıp siparişleri vermiştik. Yatak odalarında ise nevresimlerle uyumlu açık renkli perde ve sade tüllerde karar kılmıştım. Kumaşları çoktan seçmiştim ve işin dikiş kısmını üstlenmek istediğimi de baba oğla önceki gün akşam yemeğindeyken söylemiştim. Madem Sarp taşın altına elini bu kadar çok koyuyordu, o halde bende gerçek anlamda bu işte emeğim olsun istiyordum.

İçimden bir ses en azından bu işin iki ayda bitmeyeceğini söylüyordu ve itiraf etmem gerekirse bu beni içten içe mutlu ediyordu. Çünkü Sarp'ın tadilat sona ermeden bizi bırakamayacağını biliyordum. Üstelik bunu düşünen sadece ben de değildim. Zavallı Mutlu amca her yeni sabaha oğlunu bulamama korkusuyla uyanıyordu ve yine her akşam onunla geçireceği bir gün daha eksildi diye sessizleşip içine kapanıyordu. Oysa ben bu adamın neşeli üslubuna, o gamsız hallerine alışkındım. Aslında böyle düşününce Sarp'ın babasına benzeyen öyle çok huyu vardı ki... Fakat Mutlu amca; oğlunu her gördüğünde yanlış bir şey yapmaktan korkarak sessiz kalıyordu. Sarp'tan açıkça çekiniyordu.

Pansiyonda ikili ilişkilerini ilerletmiş birileri varsa onlar ancak Sarp'la ikimiz olabilirdik. Tüm vaktimizi beraber geçiriyorduk. Toptancıya, parkeciye, nalbura... Çoğu zaman yemekleri bile hazırlarken etrafımda olup kendisine yapılacak bir iş çıkarıyordu. Bu sabah ise kamyonetle erkenden malzeme almaya gittiğine dair onu merak etmemem için bana mesaj atmıştı. Başta birbirimize tadilatla ilgili seçimler, kataloglardan çekilmiş fotoğraflar göndermekle başlamıştı. Telefon numaramı almıştı ve kısa sürede esprili mesajlaşmalar, küçük şakalaşmalar başlamıştı. Sanki sürekli bir arada değilmişiz gibi gün içerisinde ayrı kaldığımız kısa sürelerde de nerede olduğumuza, ne zaman döneceğimize dair mesajlar atıyorduk. Bazen ben üst katta oluyordum ve aşağıda göremediğinde telefonuna sarılıp arıyordu. Dışarıdan geldiğinde hemen soluğu yanımda alıp son gelişmeleri anlatıyordu.

Klişe Hayaller Durağı (Tamamlandı)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें