14-İntikam

3.8K 687 73
                                    

Bu bir geçiş bölümü olduğu için biraz kısa oldu. Hepinize hayırlı bayramlar çok öpüyorum <3

"Bir dakika, ben doğru mu anladım? Sen çocuğa rest mi çektin? Of Melek!"

Telefonun diğer ucundaki İpek'in abartılı tepkisi karşılığında iç geçirerek kendimi savundum.

"Ne yapsaydım yani? Bir köşede oturup beni terk edeceği anı mı bekleseydim? Adama tadilat bitince ne yapacaksın diyorum, bana cevap veremiyor! Ne yapıyoruz biz burada? Deneme sürüşü mü? Ben ondan büyük sözler istemedim. Sadece beni hayatının bir köşesine sığdırmasını bekledim. İnsan âşık olmaya başladığı, kalbini emanet edip kendini açtığı insandan bu kadarını da bekleyemeyecek mi?"

Karşı tarafta kısa süreli bir sessizlik oldu ve sonunda İpek de iç geçirerek pes etti. "Kimse mükemmel değil işte. Belki de gözü korktu. Sen ve hissettirdiklerin ona çok fazla geldiniz. Beklemediği bir anda âşık olmak afallamasına neden oldu. Biraz sakinleşip aklını başına almaya ihtiyacı olabilir. Sen de üstüne gitmeyip zaman tanı."

"Merak etme, bir daha bu konuyu açacak ya da ona doğru bir adım atacak değilim. Ama bana yakın olmasına da izin vermeyeceğim. İşine gelince bana doğru onlarca adım atıp aramızdaki mesafeleri aşıyor. İşine gelmediğinde de daha yolun başındayız diyor. Madem başındayız, o halde öyle davranacağım."

Konuşurken İpek'e kararımı bildirmekten çok kendimi tembihliyor gibiydim. Çünkü ne kadar öfkeli olsam da sürekli onu düşünüyordum. Sayılı saatler içinde bile özlemiştim. Şimdiden onu anmak kalbimi yakmaya başlamıştı. O korkuyla karışık ilk heyecan, umut dolu neşe neredeydi? Bu aşk dedikleri öyle lanet bir şeydi ki resmen bir kumardı. Bazen bir günlük mutluluğun bedeliymiş gibi yıllarca insanı kahrediyordu. Bazen de birkaç günlük kahroluşun ödülüymüşçesine bir ömür mutluluğa sebep oluyordu.

"Benim aklıma bir şey geliyor ama seni yanlış yere yönlendirmek, doldurmuş olmak istemiyorum."

İpek'in çekinerek kurduğu cümle daldığım düşüncelerden sıyrılıp dikkatimi yeniden ona vermeme neden oldu. "Sen yok yere benim gönlümü karartmazsın. Aklındaki neyse söyle lütfen. Baksana, ben şimdiden aşktan öyle kör olmuşum ki birinin gören gözüm olmasına ihtiyacım var."

"Sarp buraya geldiği zaman ondan bahsederken başta belki de parası bittiği için gelmiştir demiştin ya hani... Ya doğruysa? Burada Mutlu Amca'dan para koparmak için gelmiş olabilir mi?"

"Öyle olsaydı neden bunca masrafa girip tadilat yaptırmayı teklif etsin ki? Doğrudan o parayı babasından isteyip alırdı." Üstünde hiç düşünmeden bu soruya cevap verdim. Çünkü Sarp'la yeni tanıştığımız dönemde ondan herkesten çok ben şüphe etmiştim.

"Tadilatı pansiyonun değeri artsın da kolayca satılabilsin diye yaptırıyor olabilme ihtimali var mı peki?"

Bu ihtimal şimdiye dek aklımın ucundan bile geçmemişti. Sarp'ın böyle adi hesaplar yapacak biri olduğuna inanmam mümkün değildi.

"O kadar da değil. Sarp hiç öyle bir adam değil, inan bana." Sonra daha sadece birkaç haftadır tanıdığım biri için bu kadar emin konuşmuş olmaya inanamadım. Her gün haberlerde, gazetelerde bir sürü şey görüyorduk. İnsanlar yıllarca evli kaldıkları eşlerini bile bazen tanıyamıyordu. O halde bu gözüme perde inmiş yorum da ne oluyordu? Bunu yüksek sesle dile getirmemiş olsak da İpek'in de aynı şeyleri düşündüğünden emindim. Tek söyleyebildiğim; "umarım o denli ikiyüzlü biri değildir," demek oldu. Böyle bir aldatmacayla baş etmem çok zor olurdu. Ben insanlara kolayca bağlanıp güvenebilen ve onlardan bir darbe yiyince de kalbi paramparça olan biriydim.

Klişe Hayaller Durağı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin