22-Meydan

4K 604 163
                                    

Karşımdaki kadın kumral saçlarına kusursuz şekilde düz fön çekilmişti. Daha ilk bakışta dikkatleri üzerine çeken güzel yeşil gözleri vardı. Benimle aynı boylardaydı ama belki giydikleri yüzünden belki de daha ince oluşundandı, bilmiyordum. Gözüme çok alımlı geldi. Demek ki Sarp'ın hayatında buraya gelmeden önce bu kadar güzel kadınlar vardı. Benimle ilgili kararsız kaldığı onca zaman sanki gözümde şimdi anlam kazandı. Muhtemelen kafasında daha önceki kız arkadaşlarıyla beni kıyaslamıştı.

Kıyafetlerim yüzünden mahcup hissetsem de kadına münasip bir sandalye çekip oturması için teklifte bulundum. Keşke en azından saçlarım fönlü olsaydı ya da makyaj yapmış olsaydım.

"Biliyorum, habersiz geldim ama İstanbul'daki bazı ortak dostlarımız Sarp'ın burada olduğunu söylediler. Ben de merak edip bir görmek istedim."

Yutkundum, sahiden bunca yolu onun için gelmişti. Geçerken uğramış olmaktan bahsetmiyordu. Tüm güzelliğiyle, genç ve zarif bir kadın Sarp için buradaydı. Ona gelmişti.

"Bu kadar yol gelip zahmet ettiğinize göre önemli bir şey söyleyecek olmalısınız. Keşke önceden haber verseydiniz. Sarp burada değil, İzmir'e gitti."

"Öyle mi? Haklısınız ben öyle düşüncesizce davrandım. Ama iyi olmasına sevindim. Ben bazı tatsız şeyler duymuştum. Endişem o yüzdendi."

Kaşlarımı çatarak oturduğum sandalyede kıpırdandım. "Ne gibi?"

"İşinden apar topar ayrılıp buraya gelmiş. Ben acaba bir derdi, sıkıntısı mı var ki dedim."

Gülümsemeye çalışarak başımı salladım. Fakat yine de söyleyeceğim şeyden geri kalmadım. "Sarp madem arkadaşınız, o halde arayıp sormak daha kolay olmaz mıydı?"

"Biz pek iyi ayrılmadık da, o sebeple kendisi telefonlarıma çıkmadı."

Ufak bir rahatlama yaşadım. Kim olursa olsun Sarp için bu kadın geride kalmış olmalıydı. Yoksa telefonlarını açardı.

"Peki, size nasıl yardımcı olabilirim? Babası Mutlu amca arka tarafta tamirat yapıyor. Dilerseniz size bir kahve ikram edeyim. Sonra Sarp'ı arar, burada olduğunuzu haber veririm. Ancak şu an bir görüşmede, işi bitince beni arayacaktı. Bu arada isminiz neydi?"

Kelimelerimin altında yatan anlamı fark etmiş gibi gülümsedi. "İsmim Ecem, ben en iyisi daha fazla rahatsızlık vermeyeyim. Madem Sarp iyi, sağlığı da yerindeyse önemli olan bu... Gördüğüm kadarıyla siz de yakından ilgileniyorsunuz, yalnız olamamasına çok sevindim. Aklınıza kötü bir şey gelmesin. Ben eski nişanlısıyım. Biz aylar önce ayrıldık. Yakında düğünüm var. Sadece sağlığıyla ilgili kulağıma bazı dedikodular çalınmıştı. Anlaşılan bazı işgüzar arkadaşlarının abartılı yorumlarıymış. Artık rahatça gidebilirim. Ona iyi bakın olur mu? Sarp iyi bir adam, sevilmeyi hak eden biri..."

Ayağa kalkıp tokalaşmak için elini uzatınca ben de aynı şeyi yaptım. "Biliyorum, bu yüzden onu çok seviyorum. Onun bana olan sevgisine layık olmaya çalışıyorum. Tanıştığımıza memnun oldum Ecem Hanım, mutluluklar."

***

Sarp

Kendini bildi bileli böyle yerlerden hiç hazzetmezdi Sarp. İlaç ve dezenfektan kokulu, soğuk, beyaz hastane odaları ve kapılardaki gergin bekleyişler, bahçelerde yorgun, ağlamış yüzler... Ancak bundan daha fazla kaçamazdı. Bu yüzden buradaydı. İstanbul'dayken methini duyduğu o ünlü beyin cerrahını görmeye gelmişti. Kafasının içindeki saatli bombadan, onu yaşamaktan alıkoyan tümörü ondan başka kim ameliyat edebilirdi bilmiyordu. Elinde değildi, adamın karşısında otururken ona son çarem sizsiniz der gibi bakıyordu. Ellerini kucağında birbirine kenetlemişti. Parmaklarının boğumu gerginlikten beyazlaşmıştı. Bir tarafı bu kadar umutlandığı için kendisine öfkeliydi. Buraya gelinceye dek hiç olumsuz ihtimalleri düşünmemişti. Ya adam çok geç derse? Alınamayacak kadar büyümüş, kalan günlerinin tadını çıkart, alırsak yaşayamazsın derse ne yapacaktı?

Klişe Hayaller Durağı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now