28-Kapının Ardındaki

3.4K 622 157
                                    

Size günaydın bana iyi geceler :) Sırf söz verdiğim için uyumak yerine bölümü yetiştirdim. Lütfen yıldıza dokunmayı ve yorum yapmayı unutmayın. Sınır 230, biliyorsunuz. Kocaman öpüyorum hepinizi :)

Ayıldığımda eczanedeki koltuklardan birine oturtulmuştum. Kolonyayla bileklerim ovuluyor bir yandan da tansiyonuma bakılıyordu. Beynim bir makine gibi çalışmaya başlamıştı. Sarp'la yaşadığım her an, bana söylediği her söz, bakış hatta dokunuş şimdi içinde bambaşka anlamlar barındırıyordu.

Ebru abla bir şeyler olduğunu anlamıştı. Fakat yüzüne öyle bir baktım ki hiçbir şey sormaya cesaret edemedi. Ağlayıp bağırabilir, kendimi yerden yere atabilirdim. Fakat bunu yapmak hiçbir şeyi çözmeyecekti. Düşünebildiğim tek şey Sarp'ı bulmak zorunda olduğumdu. İçimde ufak bir umut kırıntısı arayan taraf hâlâ ilaçların onunla bir ilgisi olmayabileceğine dair teoriler üretmeye çalışıyordu. Ancak kalbim neyin doğru olduğunun farkına varmıştı. İpek ben kötü olunca o panikle ne yapacağını bilemeyip Çağdaş'ı aramış. Aileme haber vermekle ilgiliyse kararsızlıkları vardı. Ne yapması, ne söylemesi gerektiğini bilmeden etrafımda dolaşıyordu. Ona kuru, kısık bir sesle kimseye bir şey söylememesini rica ettim. Elimi telefonumu alarak Sarp'ı aradım. Açmadı.

Neredesin? Çok kötü bir gün geçiriyorum. Keşke yanımda olsaydın.

İkinci defa okuma gereği duymadan ona yazdığım mesajı gönderdim. Benim sevdiğim adam iki eli kanda olsa yine de bu mesajı okuduğunda bir şekilde bana ulaşırdı. Tabii ki eğer saklayacak çok büyük bir şeyi yoksa...

Derhal ayağa kalktım ve Mutlu amcayı aradım. Pansiyonda olduğundan emin olunca da peşimden koşturan İpek'le beraber pansiyona gittim. Ne olursa olsun birileri Sarp'ın ev adresini bilmek zorundaydı. En azından babasından gizleyemez diye düşünmüştüm. Fakat ben onu sorgulayamadan Mutlu amca halimde bir tuhaflık olduğunu sezdi ve beni görür görmez baştan ayağa süzerek resepsiyondaki koltuğa oturttu.

"Ne oluyor Melek? Biri bir şey mi söyledi kızım? Betin benzin atmış."

Aynaya bakmamıştım ama nasıl göründüğümü aşağı yukarı tahmin edebiliyordum. Bu yüzden inkâr etmeye çalışmadım. Ancak duyduklarımı da kalbi hasta bir babaya anlatmayacak kadar şuurum yerindeydi. Böyle bir şeyin kararını ben veremezdim.

"Baba, sizden bir şey istesem yapar mısınız?"

"O nasıl söz kızım? Yapabileceğim bir şeyse elbette."

İpek endişeli gözlerle bizi izlerken bir taraftan da muhtemelen müdahale edip etmemeyi düşünüyordu. Ona uyaran bir bakış atarak sessiz kalmasını öğütlemeye çalıştım ve yeniden Mutlu amcaya döndüm.

"Benim Sarp'ı görmeye gitmem gerek."

"Melek... O dediğin olmaz kızım. Yakışık almaz. Ailen gönül koyar, birileri çıkıp densiz bir laf eder. Bak burası küçük yer, zaten bildiğin şeyi bana anlattırma yavrum."

Derin bir nefes alarak onu ikna edecek doğru kelimeleri aradım. "Benim onu görmeye ihtiyacım var. Başka türlü içim rahat etmeyecek baba, lütfen."

Kaşlarını çatarak dikkatle yüzümü incelemeye devam etti ve sordu. "Bir şey mi oldu? Sen niye böyle ısrarla bunu istiyorsun?"

Yutkundum. Ne diyebilirdim ki? "O gittiğinden beri çok değişti. Ben... Eskisi gibi değil işte. İştendir dedim, yoğundur deyip kendimi yatıştırdım hep ama bizim yüz yüze gelmemiz lazım. Çağırdım gelmedi. Aradım açmadı. Benim içim artık onunla ilgili eskisi kadar rahat değil."

O da iyice huzursuzlaştı ve yerinde kıpırdanarak yüzünü sıvazladı. Sıkıntıyla iç geçirdi. "Senin anlatmadığın bir şey var. Kavga mı ettiniz?"

Klişe Hayaller Durağı (Tamamlandı)Onde histórias criam vida. Descubra agora