17-Yara İzi

4K 693 205
                                    

Sarp'ın gözlerinin içine bakarak söylediklerimin ardından onu dağılmış bir yüz ifadesiyle arkamda bırakıp içeriye doğru yürüdüm. Yapacak bir işim olduğundan değildi de daha çok soğukkanlılığımı daha fazla koruyamayacağımı bildiğimden saklanmanın derdindeydim. Bahçe kapısından girerek tadilat yüzünden altı üstüne gelmiş, yerleştirilmeyi bekleyen mutfak dolaplarına baktım. En azından artık söylenip surat asmak için mantıklı bir sebebim vardı. Burayı temizlemek tahmin ettiğimden çok daha zor olacaktı.

"Melek! Bir bakar mısın?"

Pes doğrusu, bir insan olurdu da bu kadar mı yüzsün olurdu? Utanmadan peşimden gelmeye cüret eden Sarp'a doğru dönerek soğuk, öfkeli bir bakış gönderdim.

"Savaş mı çıkardınız burada? Benim tek başıma bu mutfağı adam etmem çok zor, haberin olsun. Sonra hiç bana güvenme."

Sanki mutfağı ilk kez görüyormuş gibi kaşlarını çatarak kısa bir süre göz gezdirdikten sonra boş ver der gibi elini salladı.

"Beraber yaparız, en kötü bir kadın tutarız. Onu bırak şimdi de dışarıda konuşmamız yarım kaldı."

"Yoo... Kalmadı."

"Kaldı."

"Valla benim açımdan kalmadı. Sen illa ki akıl vereceğim diyorsan da İpek'le konuşabilirsin."

Çenemle kapıyı gösterince saklayamadığı siniriyle yüzünü sıvazladı.

"Bu herif sana ne yaptı da siz ayrıldınız? Ne zaman yaşandı bu olay? Şimdi ne diyor? Utanmadan geri dönmeye mi çalışıyor?"

"Yok canım, acıkmış da defter yokluyor. Biz ne zamandır birbirimize bu kadar özel sorular soruyoruz?"

"Asıl biz ne zamandır birbirimize cevaplar vermiyoruz? Sen ne ara ördün bu kadar duvarı Melek? Ne çabuk uzaklaştın?"

Sinirli bir şekilde gülerek ona doğru bir adım attım.

"Valla en son ben sana bir şeyler sordum diye benden kötüsü yoktu. Ah bir de seninle ilgili konulara karışma densizliğinde bulunduğum için de çok güzel haddimi bildirmiştin. Sen ne olacağını sanıyordun Sarp? Biz artık flört etmiyoruz, sen de ona göre davranırsan sevinirim. Ben arkadaşlarımı ya da patronlarımı artık senin hangisi olduğunu bilemeyeceğim, özel hayatıma karıştırmıyorum."

Başını sallayarak ellerini beline koydu ve sabırla sözlerimin bitmesini bekledikten sonra konuştu.

"Tamam, haklısın. Bu muameleyi hak ediyorum ama bana olan öfken sana yanlış bir adım attıracak diye korkuyorum. Seni tanıdım. O adam sana hak ettiği değeri verseydi sen ondan ayrılmazdın. Seni geçmişindeki tek bir adamın bile olması gerektiği gibi sevdiğine inansaydım susup kenara çekilirdim. Ya her şeyden önemlisi sana bu kadar yakınken kaybetmiş, araya giren zamana rağmen de geri kazanmak için bir şey yapmamış. Kapında yatması gereken yerde mesaj atmak ne be?"

Kollarımı göğsümde bağlayarak onun bu ikiyüzlü açıklaması karşısında yüzümü ekşittim.

"Bu durumda tahminen ne zaman kapımda yatmaya başlayacaksın? Çünkü senin de yaptığın tam olarak beni bırakmaktı. Unuttuysan hatırlatayım. Öyle kapılara gelmekle, şiir okuyup süslü laflar etmekle de bir şeyin olduğu yok. Bana bu saatten sonra ağzı iyi laf yapan değil, yanımda duracak adam lazım. Rica ediyorum bu konuyu kapa, bir daha yüz göz olmayalım."

Kalbim ağzımda atarken bunca lafı yüzüne karşı söyleyebilmiş olduğuma inanamıyordum. O ise öyle bir baktı ki, ağzının payını verdiğim adam o olmasaydı benimle gurur duyduğunu düşünürdüm. Bir kırgınlık, kızgınlık beklemiştim ama tek gördüğüm hayranlığı andıran bakışlar oldu. Ben de bu defa yanından geçerek İpek'in yanına dönüp eve gitmek istedim. Fakat tam gidecekken kolumdan tuttu, beni yolumdan döndürüp göz göze geldi.

Klişe Hayaller Durağı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now