29-Savaş

3.6K 638 199
                                    

Yıldıza dokunmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :) Beğeni sınırı 230, hepinizi çok öpüyorum :)

Kendi kendime pekâlâ diye düşündüm. Hayatımın en kötü gecesini geçiriyorum. Üstelik hâlâ bitmiyor. Sakinleşip ağlamaya bir son verebildiğimde Sarp'ın yatak odasının kapısından ayrılmamıştım. İpek yanıma gelerek beni çöktüğüm eşikten kaldırmak istedi. Fakat ona izin vermedim. Sarp kapıyı açıp beni içeriye alana dek bir yere gitmeyecektim. Bunu ona da söyledim.

Dakikalar geçtikçe Çağdaş ve İpek ne yapacaklarını biraz daha şaşırıyorlardı. Açıkçası haklıydılar, ben de onların yerinde olmak istemezdim. Hoş, bu gece benim yerimde olmak isteyecek birilerini bulmak da muhtemelen epeyce zor olurdu. İpek resmen yalvardı. En azından salondaki koltuğa beni oturtmaya çalıştı. Çağdaş da kapıyı çalıp Sarp'a dil dökmeye devam etti. Ancak ikimizin de kararını değiştirmeye güçleri yetmiyordu. Sarp'ın tek söylediği Çağdaş'ın beni götürmesini istediğiydi.

Onun inadını kıramayacaklarını anladıklarında bu defa gözler bana çevrildi. Çağdaş da İpek de ertesi gün tekrardan gelmeyi vaat ederek beni götürmek için dil döktüler.

"Kurban olayım Melek, sana bir şey olacak diye korkuyorum artık. Sakinleşince yine geliriz, bir otelde kalırız bu gece, Allah aşkına şimdi gidelim. Bak her şey daha da kötü olacak."

Başımı iki yana sallayarak oturduğum taş zeminin üstünde dizlerimi karnıma çekerek kendime sarıldım. "Siz gidin, buna katlanmak zorunda değilsiniz. Hem bundan kötü ne olacak ki? Kovmaktan fazla ne yapabilir?" Sonra onun duyabilmesi için kasten sesimi yükselterek ekledim. "Ben kalıyorum! O kapıyı açıncaya kadar buradan hiçbir yere gitmeyeceğim! Ölürüm, yine gitmem!"

"Hay senin kara inadına ya! Madem salondaki koltuğa yat, burada nasıl geçireceksin geceyi Melek?"

"Gördüğünüz gibi geçireceğim. Gerekirse günlerce beklerim. Ama hiçbir yere kıpırdamıyorum!"

Sözlerimin sonunda bu defa avucumla kapıya vurdum. Melek de ayağa kalkarak kapıyı tıklattı. "Sarp, bak sen bu kızın inat damarını bilmiyorsun. Bari sen yapma gözünü seveyim. Hiç mi tanıyamadın bu kızı? Seni burada bırakıp gitmez. Hepimiz helak olacağız böyle."

İçeriden ses gelmeyince bu defa içimde katıksız bir öfke hissettim. Nasıl benim ona bu kadar çok ihtiyacım varken o tüm kapıları suratıma kapatarak beni kovabiliyordu? Halime de mi acıması yoktu? Hınçla ayağa kalkarak gelişigüzel kapıya vurup tekmelemeye başladım. Sonra arkama geçen Çağdaş kollarımdan kavrayarak kendime bu şekilde zarar vermemi sonlandırmaya çalıştı. Bu da benim için iplerin bir kere daha kopmasına neden oldu. Ben nerede hata yapmıştım? Ne günah işlemiştim de hayatım bu noktaya gelmişti? Sinirlerim boşaldı, durduğum yere çökerek yeniden ağlamaya başladım. Eskiden olsa bir insanın bu kadar kısa süre içerisinde bu kadar çok ağlayabileceğine ihtimal vermezdim. Oysa sanki vücudumda tek bir damla su kalmayıncaya dek ağlamış gibiydim. İpek öfkeyle bir şeyler söyledi. Fakat Çağdaş onu da uzaklaştırarak daha fazla karışmak istemedi. Bana salondaki battaniyeyle yastığı getirerek rahat etmem için kendilerince bir şeyler yaptılar. O halde kaç dakika kaldığımı bilmiyordum. Artık zaman mevhumumu kaybetmiştim. Tam içim geçmişken arkamda bir kilit sesi duydum. Ayılmama fırsat tanımadan kapı aralandı. Sarp dizlerinin üstüne çökerek beni kolları arasına aldı. Sıcak bedeniyle sımsıkı sarıldı. Gözlerinin halinden onun da ağladığı belli oluyordu.

Ağzımı açıp bir şeyler söylemek istedim. Ancak sesimi tamamen kaybetmiş gibiydim. Boğazımın acısıyla yüzümü buruşturarak yutkundum. O ise yüzümün her noktasını ve saçlarımı öperek beni susturdu. Bunu yaparken her ne kadar zorlandığını hissetsem de bana çaktırmamaya çalışarak kucağına aldı. Bir an ona itiraz etmeyi düşünsem de bir şey diyemedim. Odanın içine sokup kapıyı ardımızdan kapatarak beni küçük odadaki geniş yatağa yatırdı ve nefes nefese bir halde hemen yanıma kıvrıldı. Elleri hâlâ bedenimdeydi. Sayıklar gibi konuşmaya başladı.

Klişe Hayaller Durağı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now