23-Teklif

3.5K 565 90
                                    

Kusursuz manzaraya bakıp iç geçirdiğim sırada arkamdan yaklaşan Sarp bana sarıldı ve boynuma kondurduğu öpücükle beni güldürdü.

"Sarp! Biri görecek."

"Merak etme, burası bizim sahilimiz, kimse yok. Hem görsünler, ne olacak?" Omuz silkerek verdiği cevap ve yüzündeki o her zamanki neşeli gülümsemeye rağmen teninin solgun olduğunu, göz altlarının çöktüğünü fark ederek kaşlarımı çattım.

"Sen dün akşam iyi uyumadın mı? Yol yorgunluğunun üstüne bir de pansiyonda mı çalıştın?"

"Gitmeden kalan işleri kolaylamazsam siz yorulacaksınız. Ne yapayım?"

"Böyle de sen yoruldun."

Öğle vakti her işi bırakıp birlikte vakit geçirmek istediğini söyleyerek deniz havası almak için beni daha önce de kaçıp geldiğimiz sahilimize getirmişti. Her zaman olduğu gibi ona hayır demek imkânsızdı. Galiba İzmir'e gitmeden önce bizim için küçük bir kaçamak ayarlamak istemişti. Gerçi ben ne kadar istesem de onunla görülme ihtimalim olan etkinlikler için pek hevesli davranamıyordum. Neticede ailemin bu konudaki tavrı netti. Sarp yüzünden pansiyonda çalışmaya devam etmemi istemiyorlardı. Daha önceki akşam bunun için esaslı bir tartışmaya tutuşmuştuk. Üstelik bu defa beni sıkıştıran annem değil babamdı. Şimdiye dek bu konularda benimle hiç yüz göz olmadığını düşünecek olursak demek ki durum sahiden ciddiydi. Babamın kulağına bir şeyler ya gitmişti ya da gitmek üzereydi. Her taraftan sıkıştırılmıştım. Yaşadığım şeyi ne kadar savunmaya devam edebilirdim, direncim hangi noktada kırılırdı bilmiyordum. Üstelik Sarp'ın uğruna herkese rest çekebileceğim, gözümü karartıp elini tutabileceğim kişi olduğuna dair tereddütlerim böyle çokken neyini savunabilirdim ki? Muhtemelen o buradan gittiğinde herkese artık görüşmediğimizi söyleyerek yaşayacağımız mesafe ilişkisini insanlardan saklayacaktım. Ne yazık ki Sarp bana hayatıma girdiği günden beri arkasında durabileceğim bir şey yaşatmıyordu.

Aklımdan geçenlerden habersiz bir şekilde tebessüm etti ve "seninle yaşadığım şu anın bana verdiği huzuru, mutluluğu bir bilsen... Senin gözün gözüme değdikçe benim ömrüm uzuyor."

Gülüşü öyle bulaşıcıydı ki kendimi ona hayran gözlerle bakmaktan alıkoyamıyordum. Üstelik sözleri her seferinde kalbimi on ikiden vuruyordu.

"Senin bu neşen, gülüşün var ya... Herhalde tanıdığım en hayat dolu insanlardan biri sensin. Biliyor musun, bu hallerini babana çok benzetiyorum. Bence yaşını aldıkça da onun gibi ton ton bir amca olacaksın."

Yanağına koyduğum elime yüzünü hafifçe sürterek bileğimden tutup avuç içimi öptü. "Ton ton değil karizmatik olacağım. Hollywood erkekleri gibi seksi bir kocan olacak. Kendini şimdiden hazırlasan iyi edersin."

Onun ağzından böyle kesinlik içeren cümleler duymak ve tutkulu, çapkın bakışlarını üzerimde hissetmek yine vücut ısımı arttırıp bedenimin olağandışı tepkiler vermesine neden oldu.

"Bu biraz iddialı bir gelecek planı olmadı mı sence de?"

Sesimi hevesimi belli etmeyecek bir tonda tutmak tahmin edilenden çok daha zordu. O ise belime sarılarak beni kendine doğru çekti ve "hem de hiç olmadı," dedi. "Benden o kadar kolay kurtulamazsınız Melek Hanım, bırakmam seni."

Ellerimi ensesine yerleştirip saçlarıyla hafifçe oynayarak söyleyeceğim şeyin etkisini azaltmak istedim ve bakışlarımı kaçırarak konuştum.

"Böyle büyük şeyler söyleme, hele ki bu kadar erken hiç söyleme. Zaten yeterince kapılmamışım gibi sana iyice bağlanıyorum."

Sözlerimin bitiminde başını hafifçe eğip beni ona bakmaya zorladı ve hemen ardından dudaklarıma şefkatli bir öpücük kondurdu. Sonrasındaysa alnını benimkine yaslayarak kadife gibi sesiyle içimi ferahlatmak istercesine konuştu.

Klişe Hayaller Durağı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now