12-Dürüstlük

4.6K 692 273
                                    

Okumadan önce oy vermeyi unutmayalım <3 Sizi kocaman öpüyorum, Allah'a emanet olun. İyi okumalar. :)

Yaptığım poğaçaları büyükçe bir saklama kabına yerleştirdiğim sırada evde yalnız olmamızdan istifade eden annem de mutfakta gözlerini dikmiş bir halde beni izliyordu. Başta onun dile geleceği anı sabırla beklemiş olsam da sonunda bu psikolojik eziyete dayanamayarak sessizliği bozan ben oldum.

"Efendim anne, bir şey mi söyleyecektin?"

"Hayır, sadece senin söylemeni bekliyordum."

Sakinliği ve göğüslerinin altında kavuşturduğu kollarıyla sanki bana meydan okuyor gibiydi. Muhtemelen onu atlatamayacağımı anlamamı istiyor olmalıydı.

"Mesela? Hangi konuda konuşmak istersin?"

"Sarp'tan başka bir konumuz mu var Melek? O çocuk buraya geldiğinden beri tüm vaktini pansiyonda geçiriyorsun. Onlara bir şeyler pişirip duruyorsun."

"Çünkü o çocuk pansiyonun altını üstüne getiren bir tadilata başladı. Tüm vaktimi orada çalışarak geçiriyorum. Ayrıca onları beslememi isteyen de Mutlu amcaydı. Onu kıramayacağımı biliyorsun."

"Ya da erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer diye onu mutfaktaki yeteneklerinle etkilemeye çalışıyor da olabilirsin. Senin o emeklemeye başladığın yol var ya; ben onu yürüyüp döneli çok oluyor. Ayşe Teyze'nin kızı görmüş. Birlikte internete fotoğraf koymuşsunuz."

Derin bir nefes alarak pes edip annemin karşısına oturdum. Normal şartlar altında hayatı o kadar renksiz, öyle sıradan biriydim ki en ufak bir değişiklik bile hemen göze çarpıyordu. Dolayısıyla kimseden de bir şey saklamam mümkün olmuyordu.

"Büyütülecek bir şey yok. Sadece birlikte vakit geçirirken eğleniyoruz. Arkadaş olduk."

"Melek, ben çocuğu buraya geldiğinde gördüm. Birbirinize nasıl baktığınızı, nasıl şakalaştığınızı da gördüm. Daha arkadaşlıkla flörtü birbirine karıştıracak kadar yaşlanmadım."

Anlaşılan bu konular için yaşlanmış olan bir ben vardım şu hayatta. Herkes gönül işlerinin ustası olup çıkmıştı.

"Neredeyse yirmi sekiz oldum. Flört ediyorsam da bundan daha doğal ne olabilir ki? Çocuğu ilkokula başlamış arkadaşım var benim anne. Erkek arkadaşım da olabilir, erkeklerle flört edip çıkabilirim de hatta çıkmalıyım. Çünkü sağlıklı olan bu, ben yetişkin bir kadınım."

Alaycı bir şekilde gülümseyerek başını salladı. Ben de bu Amerikanvari konuşmanın Anadolu gerçekleriyle kesileceği anı bekleyerek oturuşumu dikleştirdim.

"Bu konuda ikimiz de hemfikiriz. Hatta birileriyle görüşmen gerektiğinin ben senden daha önce farkına varmıştım. Ama sorun birileriyle değil Sarp'la görüşüyor olman. Melek bu çocuk ne kadar kalacak burada? Ne iş yapıyor? Gelecek için ne planı var? Niyeti seninle vaktini geçirip gönlünü eğlendirmek mi? Eğer öyleyse kusura bakma ama senin de dediğin gibi sen artık yetişkin bir kadınsın. Gönül eğlendirecek, bir yere varmayacak flörtlerin yaşını geçtin. Bu yaptığın eğer bir sonuca varmayacaksa sadece adını çıkararak sana zarar verir."

Böyle konuşmalardan gerçekten nefret ediyordum. Nefretimin en büyük sebebi de onun haklı olmasıydı. Doğru değildi ama gerçekti. İnsanlar konuşacaktı, yargılayacaktı. Sarp gittiğinde bana kınayan ve acıyan gözlerle bakacaklardı. Arkadaşları evlenirken o serseri bir oğlanla gezip tozarak adını çıkardı diyeceklerdi. Hiçbir şeyle olmasa bile sorumsuzlukla suçlanacaktım.

"Aynı durumda Mustafa olsaydı onunla da böyle konuşur muydun anne?"

Kırgın bir ses tonuyla ve suçlayıcı bir üslupla sormuştum. O da bunu hissederek elimden tuttu.

Klişe Hayaller Durağı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now