6-Kırık Kalpler Mezarlığı

4.7K 601 142
                                    

Çeyizci dükkânında İpek'in karşısında oturmuş azarını dinlerken aklım hâlâ Sarp'taydı. Pansiyondayken tam üstüne gidip ona ne demeye çalıştığını soracaktım ki İpek'in baskını yüzünden ayrılarak buraya gelmek zorunda kalmıştım. İpek ise yine bildiğimiz İpek'ti. Cep telefonunu gözümün önünde sallayarak zaten çok iyi bildiğim fotoğrafı bir daha gösterdi.

"Ne oluyoruz Melek? Daha dün bir bugün iki, bana bak..."

Bezgin bir şekilde iç geçirdim ve hiç istemesem de kendimi savundum.

"Dün tanıştığım çocuğa bugün âşık olup tüm dünyaya duyuracak değilim herhalde."

"Ah benim alık kardeşim. Zaten kast ettiğim bu değildi. Mert için yaptın yine değil mi? Çıldıracağım artık Melek! Ya bu çocuk senin tırnağının ucunu bile hak etmiyor. Ayrıca umurunda olduğunu mu sanıyorsun? Sen sadece onun konuştuğu kızlardan biriydin. Aynı anda en az bir kıza daha yazdığı konusunda da hemfikirdik hatırlarsan. Adam seni manyak etti. Tüm o ilgi kırıntıları, bir sıcak bir soğuk davranıp seni yedek kulübesinde tutma çabaları... Senin tecrübesizliğinden, iyi niyetinden faydalandı. Seni önce kendisine bağladı sonra da geri vitesin kralını yaptı. Her şeyi kafanda kurmuşsun gibi hissetmene neden oldu. Seni nasıl manipüle ettiğini ne çabuk unuttun? Tüm o küçümseyici yorumlarını, ciddiye almayışlarını, hayattaki uğraşlarını, başarılarını küçük gören sözlerini..."

Dirseklerimi dizlerime yaslayarak oturduğum yerde kafamı ellerimin arasına aldım. Bunları İpek'le daha önce de konuşmuştuk. Her seferinde Mert'in aşağılık biri olduğu konusunda hemfikir oluyorduk. Söylediği her şeyde sonuna kadar haklıydı. Mert'i savunabilecek tek bir sözü, tek bir davranışı bile yoktu.

"Biliyorum zaten artık onu istemiyorum tamam mı? Gelse bile istemiyorum."

Ya da en azından istemeyi istemiyordum. Fakat elimin altında da daha iyi bir seçenek yoktu. Sürekli bir yanım 'böyle olmayabilirdi,' diyordu. Beni isteseydi, biraz da olsa sevip çabalasaydı... Hiç olmazsa benim çabalarımın karşılığını verseydi biz çok mutlu olabilirdik.

"O yüzden mi kıskandırmaya çalışıyorsun? Paylaştığın şeylere bakmış mı, beğenmiş mi diye günde otuz defa kontrol ediyorsun."

"Ama telefon numarasını sildim." Çünkü delirmiş gibi son görülmesine bakarak kendime günlerce acı çektirmiştim ve buna bir son vermek zorundaydım. Doğrusu oldukça pasif bir tepkiydi, kabul ediyorum. İpek de aklımı her zamanki gibi okudu. Ayıbımı yüzüm vurmayarak elimden tutup yeniden yüzüne bakmamı sağladı.

"Meleğim, ben hiç senin üzülmeni ister miyim sanıyorsun? Bunları sana bininci defa söylüyorum çünkü aynı şeyleri o pis herifin sana yeniden yaşatmasını istemiyorum."

"Sence bana geri gelecek mi yani?"

Bunu sormaktan da sorarken sesimin çatallaşmasından da nefret etmiştim. Ne diye hâlâ bunu umuyordum ki?

"Melek! Ben bir saattir burada sana ne anlatıyorum? Bilmiyorum tamam mı? Canı sıkılır belki gelir. Konuşacak, ona ilgi gösterip yavru bir kedi gibi sevgi dilenecek birileri olsun etrafında isteyebilir. Hiçbir şey yapmadan ve hiç hak etmeden bir kadının ilgisine sahip olmanın tadını çıkarmak için yine parmağını şıklatabilir. Benim derdim onun değil, senin ne yapacağın. Tüm gururunu, kendine olan saygını bir tarafa bırakıp yeniden onunla iletişime geçecek misin? Aynı yoldan üçüncü bir defa geçip senin kalbini kırmasına, sana kendini değersiz hissettirmesine izin verecek misin?"

"Ya değişirse? Bir şeylerin farkına varıp bu defa bana değer verirse ve ben sırf öncekiler gibi olacağından korkup onu reddedersem ne olacak?"

Klişe Hayaller Durağı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now