J-1

8.3K 226 64
                                    

açıklama: (okumadan geçmeyin)

bu kurgu iki kişi tarafından role play* olarak; bir bölüm bir karakterin bakış açısı, diğer bölüm ise başka bir karakterin bakış açısı olacak şekilde yazıldı. (hangi bölümün hangi karakterin bakış açısıyla yazıldığını bölüm başlıklarından anlayabilirsiniz. T olanlar taehyung J olanlar ise jungkook.)

ikimiz de tek bir karakterin yerine kendimizi koyup, tamamen o role odaklandığımız için duyguları da birebir yaşayarak yazdık.

keyifli okumalar.

(J&T)

*role play: iki kişinin karşılıklı olarak kendilerine seçtikleri karakterlerle, kendilerini onların yerine koyarak bir kurgu oluşturması oyunudur. yapılanlar ve duygu düşünceler yıldız (*) işareti içerisinde, yan karakterler tırnak içerisinde, konuşulanların ise düz bir şekilde yazılır.

-

bad guys-kötü adamlar

jackson, felix ve taehyung, karargâha getirildi mi?

*binanın demir kapısından içeriye adımladığım an sorduğum soru, alandaki bütün elemanların ilgisini çekmeyi başarmıştı. fakat, aralarında, tek tük olaydan hâberdar olmayanlar olduğundan beraberimde bir uğultuya da sebep olmuştum.

yoldayken yakalandığım yağmur, deri ceketimi çıkarma isteğiyle dolup taşmama sebep oluyordu. bu sebeple, bakışların üzerimde oluşunu göz ardı edip ceketi çıkardım ve geçici masamın üzerine gelişi güzel fırlattım.

cidden... masanın üstündeki her şeyi sikmiştim şu an. faydasız bir insan oluşum yüz ifademe yansıyorken başımı iki yana salladım ve ellerimi birbirine sürtüp karşı masamda oturan tanıdık bedene döndüm.*

bir soru sordum, cevap verin biriniz.

"felix, bulunduğu koğuşta biriyle kavga etmiş-"

kavga mı etmiş? hyunjin, ilkokul çocuğundan bahsetmiyorsun. birini deşmiş desene şuna.

*sol yanımdan bir kıkırtı yükselmişti. kulak asmayıp hyunjin'in kısık gözlerine devam etmesi adına oldukça kararlı baktığımı düşünüyordum.*

"her neyse. jackson da tahliye aracında hâlen. taehyung ise..."

ağzından kerpetenle laf alıyorum resmen. söyle artık.

"şef sangjoong ile-"

siktir.

*aldığım haber, beni yerimde tutmayacak olan şeyler listesinin başını çekiyordu. nerede olduklarını tahmin ettiğim iki bedenin, şu an ne durumda olduğunu düşünmek bile istemiyordum ama içimdeki endişenin sangjoong hyung'u kaybetmek istemememin bir ürünü olduğunu biliyordum. atik bedenim, dar koridorları kolayca katettiğinde geldiğim nokta, yedi numaralı sorgu odasının kapı önüydü. içeriden çıt bile çıkmaması, binanın yapımında kullanılan özel malzemeden kaynaklanıyordu fakat bu, ilk kez beni tedirgin etmişti.

daha fazla vakit kaybetmemek adına kapıya okuttuğum kartım ile saniyeler sonra içerideydim. fakat içeri girdiğim gibi asıl sorgu odasına yönelmem bir olmuştu çünkü kulaklarıma doluşan tok ses, iyi şeylerin habercisi değildi.*

sangjoong hyung. dur. yeter, dur artık. tanrım.

*ismine âşina olduğum taehyung, sangjoong hyung'un kanunlar gereğince hoş görülmeyecek şekilde şiddetine mâruz kalıyorken sessizdi. hayır. sangjoong hyung, onun alnını, durmaksızın masaya çarptığı için baygınlık geçirmiyordu. o oldukça uyanıktı fakat, bu soğukkanlılığı, belli ki onun yaşamının merkezine oturmuştu.

kolundan tutarak uzaklaştırdığım beden hırsla soluk alıp veriyorken ben sana yönelmiş ve kan içerisinde kalan alnına çıkarmıştım ellerimi. kesik nefeslerini duyabiliyordum. şu an senin sağlığın öncelikti. bize lazımdın ve ben, göz göre göre bu şansı tepmeyecektim. ezilen alnını kontrol ettim ve düz sesimle mırıldandım.*

hyung, git ve yewon'u yollat. haydi. ben ilgileneceğim gerisiyle.

bad guys | taekookМесто, где живут истории. Откройте их для себя