☆ F İ N A L ☆

36.5K 1.4K 3.1K
                                    

Finali okuduğunuz tarihi buraya yazın.

(Bu şarkıyı bir yerde dinleyeceksiniz. Kargo: Yıldızların Altında)

Beni dinleyen, bana yardım eden herkese;

Simsiyah olan gökyüzüme tükenmez beyaz kalemle, minik yıldızlar çizip gecemi aydınlattınız. Parlamayan bir ayım varken şimdi sonsuz yıldızım ve yeşil bir ayım var.

Yeşil, unudun simgesidir. Yani ben öyle düşünüyorum. Ay, yenilikleri getirir bize. Yeşil Ay ise yeni umudumun simgesi oldu. Teşekkür ederim. Hepinize.

-Dila

"Ben beğendim. Yeşil Ay kısmı güzel olmuş."

Okuduğum teşekkür yazısına ilk yorum yapan kişi Simge'yi. Berke'nin doğum günü hazırlanırken yazdığım yazıyı onlara okuyordum.

"Hiç hikaye yazmayı denedin mi? Bence güzel şeyler çıkabilir."

Elimde tuttuğum kağıda alıcı gözüyle baktım. Sanırım çok istersem yazabilirdim ama pek iyi olur muydu bilmiyordum. Teknikler hakkında hiçbir bilgim yoktu ve kendimi geliştirmeden bu işlere girmek istediğimden pek emin değildim.

"Şuan düşünmüyorum ama ileride neden olmasın?"

Kağıdı bırakıp küçük çantama ilerledim. Dün geceki kavgadan sonra içime bir his oturmuştu ve bu yazıyı birden yazmıştım. Bazen kendimi tam olarak tanımadığımı düşünüyorum. İç sesim aşırı edebiyatçı olsa da kendimi öyle yansıtamıyordum. Sadece... çok arada.

Mor çantamı yanıma alıp dolabımın önüne ilerledim ve karşısında dikildim. Alkın'la, Berke'nin doğum gününden sonra yıldızları izleyeceğimiz için onlarda kalacaktım. Simge ve Deniz'le anlaşmıştım. Deniz hemen içindeki teyzeyi çıkarıp saçma ve benim için epey utanç verici şeyler dile getirse de bir şekilde morarmadan bu konuyu kapatabilmiştim.

"Sizce ne almalıyım? Ayıcıklı pijamamı alsam benden soğur mu?"

Pijamalarıma bir bakış attım. Tavşanlı yeşil pijamam da güzel gözüktü gözüme. Ya da üzerinde kahve kupaları olan toz pembe pijama takımım. Ne şirin şeyler almışım ben ya.

Yanıma gelen Deniz beni hafifçe ittirip dolabı tam karşısına aldı.

"Barbie'nin dolabı gibi. Hiç yok mu geceliğin?"

"Tövbe tövbe." Simge de saçını yapmayı bırakıp bizim yanımıza geldi. Üç kişi minnoş kıyafetlerimin olduğu dolabıma bön bön bakıyorduk.

"Amacın ne senin ya? Al şu bulutlu pijamalarını işte." Simge pijama takımını çıkarırken Deniz eline vurdu.

"Siz mi çok safsınız ben mi çok fesatım?"

İkimizde aynı şeyi söyledik.

"Sen çok fesatsın."

Simge'ye elimi uzattığımda hemen vurdu ve güldük. Deniz ise yine fesatlığını konuşturuyordu. Alt tarafı oturup, belki de yatıp yıldızları izlerken çikolatalı süt içecektik. İçki içmek yoktu. Sadece bu kadardı.

"Gözünüz kör sizin. Valla körsünüz."

Deniz'in omuzlarından tuttum ve kendime çevirdim.

"Bak Deniz aklında ne var tam anlamasam da ben doğaçlama gideceğim. Kendim olarak gitmek istiyorum bu yüzden hadi pijama seç."

Deniz önüne dönerken mırıldanıyordu.

"Yarın göreceğiz bakalım doğaçlamanı."

Gözümü devirmekten başka bir şey yapamadım. Deniz'in hisleri şimdiye kadar hep tutsa da şu fesatlık tutar mı bilmiyordum. Daha o halı mevzusunda ikimizde pancara dönüyorduk. Başka bir şey olursa... bir daha yüzümüze bile bakamayabilirdik. Bizde böyleydik işte. Alkın büyüden sonra böyle oldu ama o ayrı bir konu.

Anonim: Yıldız TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin