1.8

43.9K 2.4K 1.1K
                                    

Kulaklıklarım kulağımda sahil yolunda yürüyordum. Kafam hiç bu kadar karışmamıştı. Normal de şarkı söyleyerek yürürdüm ama şimdi kulağıma hangi şarkı mırıldanıyordu bilmiyorum bile. Ben bu hale düştüysem sıkıntı.

Anonim Berke miydi? O parfüm kokusunu biliyordum. Anonimin kokusu şu ana kadar unutmadığım tek şeydi. Mantıken anonim Berke oluyordu.

Ama neden onun anonim olmasını istemiyorum?

Gözleri gözlerimin önüne geldi. Yeşil bir cennetti gözleri. Yeşili gözlerde aşırı hoş bulurdum. Onun ki ise değişikti.

Anonimi hiç aklımda canlandırmamıştım. Sarışın mı yoksa esmer mi diye hiç düşünmemiştim. Yüzü hiç gözümde canlanmamıştı. Ben onu dış görünüş olarak tanımak istemiyordum ki. Ben asıl onu tanımak istiyordum. Kişiliğini. Hobilerini. Mesela en sevdiği rengi bilmek istiyordum. Göz rengini değil.

Uzakta koşan bir köpek fark etmemle düşüncelerim aklımdan silindi. Uzakta bir şeyi kovalıyordu köpek. Kulaklığımı çıkarttım ve hızlı adımlarla oraya doğru ilerledim.

Gördüğüm manzara karşısında gözlerim kocaman açılırken elimi ağzıma götürdüm. Köpek... minik yavru kediye saldırmıştı.

Elim kolum bağlı duramazdım. Bir şey yapıp o minik yavruyu kurtarmam lazımdı.

"Kışt! Git buradan." Hiç köpek kovalamadığım için ne tepki vereceğimi bilemiyordum. Elimi sallayıp gitmesini bekledim, gitmedi.

"Çü be! Git diyorum git!" Avazım çıktığı kadar bağırsam da köpek hırlayarak bakıyordu sadece. Yavru kedi ise gözlerimi dolduran bir şekilde yerde yatıyordu. Tanrım... yardım et.

Yere doğru eğildim ve biraz kumu elime aldım. Amacım köpeği korkutmaktı ama köpek bana doğru hırlayarak gelince korkan taraf ben oldum.

Eğilerek duruyordum ve dengemi bir anda kaybedip yere düştüm. Ellerim ile kendime destek yapsam da köpek tam olarak bana geliyordu. Kocaman dişleri ile hırıldayarak bana yaklaşıyordu. Kulaklarının kesik olduğunu gördüm. Bildiğim bir şey de kulakları kesilince daha da vahşi olduğuydu.

Bütün gücümle bağırırken köpek ayağıma kadar gelmişti. Asla bir hayvana zarar vermek istemediğim için ona bir şey de yapamıyordum. Köpek hırlayıp dişlerini gösterirken sadece kediyi düşünüyordum. Minik kedi ise boylu boyunca yerde yatıyordu.

Arkadan gelen sesle köpek sesini kesti ve koşarak uzaklaştı. Ellerim titriyordu. Ama şuan kendimin umurunda bile değildim. Hemen emekleyerek kedinin yanına gittim.

Boğazından... kanlar akıyordu. Gözyaşlarım akarken kedi hafif hafif miyavlıyordu.

"Hayır, hayır. Ölmesin... lütfen ölmesin." Kafamı kaldırıp sesinden tanıdığım Alkın'a seslendim.

"Alkın ölmesin... Bir şey yapmamız lazım." Alkın da kedinin yanına eğildi. Yavru kedinin gözünden yaş geldiğine emindim. Elimi ağzıma götürdüm ve sessizce ağladım. Kediler her zaman daha tatlı gelmişti bana köpeklerden. Köpekler, acımasızdı bana göre.

"Sakin ol. Onu veterinere götürelim." Ama sesi farklıydı. Sanki... kurtulamayacak ama deneyelim der gibiydi.

"Ölmesin. Ölmesin." Kediyi almak istiyordum ama boğazından kan akıyordu. Midem ağzıma gelecekti şimdi. Kandan korkan ve iğrenen biriydim. Ama şuan umurumda değildi.

"Ben alırım." Alkın kediyi dikkatlice kucakladı. Ben ise titreyen elim ile en yakın veterineri araştırdım. Neyse ki yakındaydı.

Şimdi ise her şeyi unutmuş veterinerin kapısının önünde bekliyorduk. Hala ağlıyordum. Kalbimde büyük bir ağırlık vardı.

Anonim: Yıldız TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin