1.0

49.8K 2.8K 852
                                    

"Anonim sen misin?" Cevap veremeyeceğini bilerek sordum bu soruyu. Kollarını gevşetti sorum karşısında. Nefes sesi kulağımda yankılanırken denize bakmak cidden zordu.

Telefonum titrerken hızla mesaja baktım.

Anonim: Evet, benim. Arkana dönersen seni denize bile atabilirim. Bu yüzden ani hareket etme.

"Şapşal," dedim gülmeye çalışırken. O tepki veremiyordu ne yazık ki. Varlığını hissetmek ve kokusunu almak cidden çok farklıydı. Gerçek sevgiyi hissediyor gibiydim. Ki ben hiç gerçek sevgili bilmeyen biriydim.

Gözlerim dolarken düşünmemeye çalıştım. Sanki gerçekliğini kontrol etmem gerekiyor gibi geldiği için elimi koluna koydum. Evet, buradaydı. Tam arkamda canlı bir şekilde duruyordu.

"Anonim. Sanırım ben bok gibiyim." Gözyaşlarım tekrar akmaya başladığında elini saçımda hissettim. Ama dokunamıyordu sadece uzaktan birkaç teline parmaklarının geçtiğini hissediyordum. Dokunacak kadar yanımdaydı ama dokunamıyordu. Bu bana bir şeyleri çağrıştırdı.

Anonim: Sen böyle hissederken hiçbir şey yapamamak bana çok koyuyor

"Seni üzmek istemiyorum." Burnumu çektim ve ellerimi yüzüme kapattım. Ağlamam her zamanki gibi şiddetlenmişti. En son ne zaman gerçek bir sebepten ağlamıştım? Bir yıl oluyordu sanırım.

Mesaj sesi ile elimi yüzümden çekmek zorunda kaldım.

Anonim: Lütfen ağlama... her göz yaşında yüreyim yerinden kopuyor. Lütfen ağlama.

"Neden ağladığımı bile bilmiyorum. Hem... sen çok iyi birisisin. Yani... sanırım."

Sonsuz maviliği izlerken neden ağladığımı tam olarak bilmiyordum. Ama ağlamak istiyordum. Hem... daha birkaç gündür tanıdığım biri tam arkamda duruyordu. Bu da beni kayalıktan atlamaya zorluyordu resmen.

Aklıma bir anım geldiğinde tekrar gözlerim doldu. Bu anı unutmak imkansız gibiydi.

"Onuncu sınıftaydık. Arkadaşlarım ile konuşmuyordum. Bi Simge ve Deniz vardı. Onları da kendi derdimle sıkmıştım. Bir gün bana bir mesaj geldi. Fazla mesajlara bakan biri değilim. Hele ki instagram gibi bir uygulamadan gelince fark bile etmem."

Duraksadım ve kayalıkta duran minik bir taşı elime alıp evirip çevirdim. Taş bile benden mutlu olabilirdi. Derin bir nefes aldığında yanaklarım hafifçe kızarmıştı. Buradaydı değil mi? Sanki yokmuş gibi davranıyordum.

"Mesajı gördüm. Mesajda seni seviyorum falan yazıyordu. İnanmadım. Zaten aşk sözleri paylaşan bir hesaptı. Pek güvenmedim ama o üsteledi. Senin bir üst devrendeyim ve adım Alihan dedi."

Neden anlattığımı bile bilmiyordum. Çenem açılmıştı işte. Hem de konuşamam gereken bir anda. Hep böyle olurdu zaten. Konuşman gerektiğinde dilini yutar, kelimelerini kaybedersin.

"Küçücükte olsa inandım ben buna. Sonra... uzun bir mesaj yazıp baya gömdü beni. Çirkin olduğumu salak olduğumu falan söyledi ki haklıydı. Bunu yapan eski arkadaşım sandığım insandı. İnanabiliyor musun? Sırf bana hakaret etmek için bunu yaptı."

Yüzümü kuruladım ve elimdeki taşı suya attım. Bir anda geriye doğru çekildim ve sıcak bir bedene kafamı yaslandı.

Gördüğüm siyah bir tişörttü. Beni o kadar sıkı sardı ki neredeyse içine girecektim. Tanımadığım birine nasıl bu kadar güvenebilmiştim?

Kokusu burnuma doluyordu. Bir anda huzurlu hissettim kendimi. Sanki kırk yıllık sevdiğim birine sarılıyordum. Öyle huzurlu geldi kokusu ve sarılışı. Huzuru yanımda hissettim. Sadece bir kerecik dedim içimden. Sadece bir kerecik güveneceksin. Sonrası yok.

Anonim: Yıldız TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin