6.6

21.5K 1.3K 452
                                    

Bölüm şarkısı: Chord Overstreet - Hold On ♥

Nefes bile aldığımı hissetmiyordum. Ne kadar bahçede oturdum, ne kadar ruhumu üşüten o hastane köşesinde oturdum bilmiyorum. Kendimi dünyadan soyutlamış öylece duruyordum. Düşünmüyor, doğru dürüst nefes bile almıyordum. Öylesine duruyordum.

Sadece dört kişinin beklediği yerde bir anda kalabalık oldu. Sesler arasına uzun bir süre sonra yeni birkaç ses katılmıştı. Neler olduğu umurumda olnasa da belki Dila hakkında bir şeydir diye başımı kaldırıp baktım.

Değildi. Karşımda telaşla bir bana bir de Dila'nın ailesine bakan Deniz ve Simge vardı. Sadece ikisi vardı şuanlık. Büyük ihtimal daha varamamışlardı diğerleri.

"Acile gittik bulamadık. Neden ameliyathaneye geldiniz? Bayılmadı mı sadece?"

Deniz yanıma gelirken ne diyeceğimi bilmiyordum. Bacaklarımı istensizce titretiyor, hislerimi oraya taşımaya çalışıyordum.

"Alkın?"

Simge de seslendiğinde Dila'nın annesinin ağlama sesi daha da yükseldi. Hepimiz oraya bakarken Berke yanında Bartu ile içeri girmişti.

Onlara cevap vermeden ayaklandım. Söylemek istemiyordum, söyleyemezdim ki. Kelimelerim buna yetmiyordu. Çünkü gerçek olduğuna inanmıyorum bile.

"Bize açıklama yapman lazım." Kolumdan sertçe tutup beni durduran Simge'ye baktım. Sert bakışları karşısında küçüldüğümü hissediyordum.

Ona doğru döndüm. Hemen Deniz de yanıma gelirken bakışlarım ikisinin endişeli gözlerinde gidip geliyordu. Hayatımda yaptığım en zor şeylerden birini yaptım ve söyledim.

"Dila intihar etmiş."

İkisinin de elleri ağzına giderken şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Başım hemen ayaklarıma kaydı. Tepkilerini görmek istediğimden emin değildim. Görmesem daha az kötü olurdum.

İntihar etmeyi denemiş biri aramızda vardı. Sessizliğini korusa da en iyi o biliyordu. Neler yaşadığını, neden intihar etmek istediğini bize anlatmasa da bundan birkaç yıl önce denemişti.

Dila uyandığında ona yardım edebilirdi aslında. O nasıl toplandıysa Dila da toplanırdı. Kolay olmayacaktı ama iyiliği için her şeyi yapardım.

Bakışlarım Berke'ye döndü. Sanki içimden geçenleri hissetmiş gibi gözlerini kırparak bana bir işaret verdi. Çok az başımı sallayıp onayladım onu.

Aramızda olan garip bakışmayı bitiren göğsüme vurulan birkaç yumruktu. Sendelesem de düşmemiştim.

"Hepsi senin suçun! Hayatına girip onu mahvettin!"

Simge bana birkaç defa daha vururken ben hiçbir tepki vermiyordum. Ne diyebilirdim ki... sorunları bilerek yapmamıştım bunları. Her şeyin kaynağı ben olsam da istemeden olmuştu. Elimden geldiğince düzeltmeye çalışsam da insanlar çok acımasızdı.

Bir hareketiniz ile adınız yerine kullanılacak bir lakap edinebilir ve bütün lise hayatınızda onunla çağrılıp dalga geçilebilirdiniz. Bunu yapmak hem insanları güldürüyor hem de size üstünlüklerini kolayca sağlayabiliyorlardı.

Ya da çalışkan iseniz hemen inek damgası yiyebiliyordunuz. Hedefleriniz kimsenin umurunda bile değil. Ön sırada, ses çıkarmadan oturan her kişi bu şekilde dışlandı.

İşte bu yüzden uğraşıyordum. Sadece Dila için değil, adını bile bilmediğim diğer öğrenciler için uğraşıyordum. Ama tek başıma yapamayacağım kadar zordu.

Anonim: Yıldız TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin