Cennet ve cehennem. Neden bir dünyada illa ki kötü olaylar yaşamamız gerekiyordu? Neden sadece mutlu olamıyorduk?
Hastaneye gidene kadar bunu sorguladım. Beynimin tam anlamıyla çalışmadığını biliyordum ama aklımda bu iki kavram belirip kalmıştı.
Yıldız Tozu... umarım cennete giderdi. Ama şimdi değil yetmiş yıl sonra.
Uzakta fark ettiğim kişiler ile nefesim kesildi. Elim ayağım titrerken korkudan onların yanına gidemiyordum. Bu rüyadan uyanmak istiyordum sadece. Berke'nin beni iyi bir şey için çağırmasını diliyordum.
Ağlama sesleri yükselirken kendimi kötü sona hazırlamıştım. Elimi yanımda duran duvara dayadım ve gözlerimi kapattım. Başımı da duvara dayarken ağlamadığım kadar çok ağlıyordum.
Ben, 17 yıllık hayatımda bugün ağladığım kadar hiçbir zaman ağlamamıştım.
Aklıma Berke'yi hastanede beklediğimiz zaman gelmişti. O gün bizi kötü sona hazırlamıştılar. Çünkü onu geç fark etmiştik ama sapasağlamdı. Şuan Dila'nın ölmesi... çok saçma değil miydi?
"Neden? Bunu hak etmedi." Nefesim kesilirken birinin omzuma elini koyduğunu hissettim. Kafamı kaldırmadım bile çünkü umurumda değildi.
"Alkın. Gel yanımıza."
Gökdeniz'in sesi ile başımı çevirip ona baktım. Yüzünde hiçbir ifade olmaması beni daha da gererken gözyaşlarımı kuruladım.
"O... o..."
"Gelmen gerekiyor, Alkın. Soru sorma."
Beni zorla oradaki topluluğa götürdüğünde birkaç polis ile karşılaştım. Kaşlarım çatılırken Dila'nın yaşadığını düşünüp kendimi biraz da olsun rahatlatmıştım.
"Alkın Ay sen misin?"
"Evet."
Polis elindeki dosyadan başını kaldırıp bana baktı. Yüzündeki donuk ifadesi bana hiçbir etki yaratmazken konuştu.
"Karakola gelip ifade vermen gerekiyor. Dila Berin'in intiharı hakkında."
Bakışlarım polisin yanında duran Berke'ye kaydı. Onun da gideceğini yüzündeki ifadeden anlamıştım. Başımla polisi onaylarken velim -yani annem- benimle gelecekti. Berke'nin annesi ile arasının olmaması nedeniyle velisi olarak müdürümüz olan amcasını çağırmışlardı.
Polis aracına binip karakola geçtiğimizde her şeyi anlatacağımı içimden geçiriyordum. Suçlu olduğum kısımları da anlatacak, herkesin cezasını çekmesini sağlayacaktım.
Bizi bir yere getirip gittiklerinde Berke'ye döndüm.
"Dila iyiydi di mi?"
Berke saçını karıştırıp bana baktı. Ardından başıyla beni onaylayıp gözlerini yere dikerek konuştu.
"İyiymiş. Ölümcül tehlikesi yok ama daha uyanmamış. Birkaç saate uyanır diyordu doktor."
Rahat bir nefes alırken tekrar telefonumu çıkarıp ona mesaj attım.
Siz: Biliyordum uyanacağını
Siz: Yanında olamadığım için üzgünüm Yıldız Tozu
Siz: Ama sana bunu yaptıran herkes cezasını çekecek
Siz: Her hücreni seviyorum unutma
Telefonu kapatıp tekrar Berke'ye döndüm. Duvara yaslanmış öylece duruyordu.
"Eskiyi mi hatırladın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim: Yıldız Tozu
Short Story🌟10.06.2018'de yayınlanmaya başlanmıştır.🌟 "11/D" olan konuyu "12/D" olarak değiştirdiniz. +0545: O grubun adını değiştiren Dila mı? Gözlerime inanamıyorum. +0543: Aynen kanka Dila. Gruba ilk defa girdi herhalde vkscmöncksö Su: Ya bana görüldü at...