0.9

49.6K 2.8K 683
                                    

"Kızlar," dedim sesimi zor da olsa bulduğumda. İkisi de bana şaşkınca bakıyordu.

"Ne oldu?" Aynı anda, şefkatle sormuşlardı. Gerçek arkadaşlardı onlar. Ne kadar farklı görüşler içinde olsalar da bir konuda birleşebiliyorduk. Beraber gülüyor aynı zamanda beraber ağlayabiliyorduk.

"Benim gitmem gerek. Akşama anlatsam olur mu?" Gözlerimi kırpıştırdım. İkisi de gönüllü değildi ama ısrar edip yanlarından ayrıldım.

Dalgın dalgın sahile doğru giderken bir anda birine çarpmıştım. Bu sıra da iyice alıştım biriyle çarpışmaya.

"Pardon," dedim kafamı kaldırmaya çekinerek.

"Sorun yok. İyi misin?" Sesi tanıdık geldiği için başımı kaldırıp ona bakma isteğimi yerine getirdim. Dün gece yanlarına gittiğimiz çocuklardan biriydi ama balık hafızam adını çoktan hafıza ile ilgili olan lopumdan silmişti. Sanırım doktora gitmem gerekiyordu.

"İyiyim. Şey..." Adını unuttuğum için sorumu da soramıyordum ki. Şimdi oturup buna ağlayabilirim. Yengeç olmak pişmanlıktır.

Bir süre yüzüme baktı. Ardından minik bir gülümseme ile konuştu. Sanki anlamıştı adını unuttuğumu. Bu beni daha da kötü hissettirdi.

"Alkın. Evet dinliyorum?" Yüzüne bakamadım. Utangaçlığı kime çektim hiç bilmiyorum. Annem aşırı konuşkan biriydi. Yolda karşılaştığı biri ile kaynaşabiliyordu. Babam da en az onun kadar konuşkandı. Peki ben? Konuşkan olmadığım çok belliydi.

"Alkın, sahil tam olarak ne tarafta biliyor musun? Yön bilgim fazla kötü de. Aynı isimleri aklımda tutmak gibi." Minik gülümsemesi büyüldü ve kahkahaya dönüştü. En azından yaptığım potu kırdığım için biraz rahatlamıştım. Gözümü ondan çektim. İçimdeki  sıkıntı gitmese de birazcık rahatlamıştım. Çok çok az.

Tekrar yüzüne baktım. Sarı ve dağılmış saçlarını karıştırdı. Bakışları çevrede olduğu için rahatça bakabiliyordum. Röntgenlemek gibi bir şey yapamıyordum çünkü anında kızarırdım.

Gözleri maviydi. Düşünürken istemsizce dudağını bükmesi onu şirin bile yapmıştı. Kendimi silkeledim. Görkem'in arkadaşı ne kadar şirin olabilirdi ki?

Anında soğudum ve bakışlarımı tekrardan yere çevirdim.

"Bu taraftan olması gerek. İstersen yanında gelebilirim." Gösterdiği yöne baktım. Bilmiyordum. Herhalde o taraftadır.

"Hiç gerek yok. Teşekkürler." Küçücük bir tebessüm yerleştirdim yüzüme. O kadar küçüktü ki ben bile hissetmiyordum yani.

Dediği yön doğruydu. Sahile geldiğimde gülümseyerek kayalıkların olduğu tarafa ilerledim. Kendime güzel bir yer bulduğumda telefonumu çıkardım.

Anonim: Anlatacaksın sanmıştım.

(14.36)

Siz: Anlatacağım ama bunu birinde bile duyarsam seni bulur öldürürüm.

(15.02)

Siz: 9. Sınıfın kasım ayı olmalıydı. Arkadaşlarımın çok olduğu, kendimi bir şey sandığım zamanlardı. Biriyle arkadaş olmak için ona benzemen gerektiğini düşündüğüm zamanlar.

Siz: Her zaman oturduğumuz masamızda o zamanlar gerçek arkadaş sandığım insanlar ile oturmuş konuşuyordum. Saçma konular bulup eğleniyor, bazı kişileri ezikliyorduk. Böyle anlatınca iğrenç biri olduğumu tekrardan fark ettim.

Anonim: Sen iğrenç biri değilsin, olamazsın.

Siz: Oldum... iğrenç biri oldum ben.

Anonim: Yıldız TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin