"Dila'nın sokağının başına gel."

"Dila'nın yan evinde babaannem kalıyor. Oraya geçelim bence. Dila'nın odasından gözüken ev. Şuan boş."

Ege sinirden daha da köpürürken bu sefer Alkın'a sövmeye başlamıştım. Şimdi seni röntgenci sanacak ki öylesin be Alkın.

"Geliyorum. Çabuk gel."

Telefonu kapattığında beni da saldı. Derin nefesler alarak ona bakıyordum. Konuşmayı unutmuştum resmen.

"Hiç öyle bakma sen gelmiyorsun."

Kesin öyledir Ege efendi.

🌟🌟🌟

İçerisi anam babam günü gibiydi. Bir tarafta Alkın ve arkadaşları, diğer tarafta Ege ve arkadaşları. Evet, Çağkan abiler buradaydı ve iki tarafta birbirine düşman gibi bakıyordu. Ne değerliymişim be.

"Sebebi ziyaretimiz belli." Diye söze başladı Ege'nin arkadaşlarından olan Şafak abi. Ege olmasa asla abi diyemeyeceğim kişiler listesinde geliyordu.

"Aa Alkın'ı mı alıyoruz bize?" Deniz ellerini çırpınca ortam daha da gerildi. Şafak ve Deniz birbirine bakıp güldüler. Baya anlaştılar bunlar.

Simge, Deniz ve ben tarafsız bir şekilde üçlü koltuğa oturmuş onları izliyorduk. Yaklaşık beş dakika önce herkes toplanmış bildiğin kurul oluşmuştu.

"Gevşemeyelim bence. Başla bakalım Alkın efendi." Çağkan abi arkasına yaslanırken Alkın ile keskin bir bakışmaları geçti. İkisi de birbirinden pek hoşlanmamışlardı. Alkın, beni Çağkan'dan kıskanıyordu ki bu çok saçmaydı.

"Dila'yı seviyorum, o da beni seviyor. Neden burada toplandık anlamıyorum. Kendini onun abisi olarak görüyor olabilirsin ama bize karışamazsın."

Kesin bir bakışma. Gözlerinden çıkan ateşler bile bu ortamdaki soğukluğu ısıtamıyordu. Sonucu nasıl olur bilmiyordum ama şuanlık pek iyi gözükmüyordu.

"Elin itlerine aşık olsun da üzülsün mü sonra?"

Ege olaya çok ters bakarken Ayaz arkadan atladı.

"Kime it dediğini sanıyorsun sen?"

Deniz olay büyümesin diye Ayaz'ın yanına geçerken Ayaz'ın gerginliğini buradan bile görebiliyordum. Herkes gergindi ama o daha çok sinirlenmişti. Alkın'a it dediği içindi çünkü. Daha başındayken her şeyin, bana yazdığı mesaj geldi aklıma. Alkın'ın üzülmesini istemiyordu.

"Size dedik. Ne yapacaksın?" Doruk, Ege'nin arkadaşları arasındaki en sert kişiydi. Yaslandığı duvardan ayrılıp büyük adımlarla yanımıza gelirken bu sefer Berke oturduğu yerden kalktı.

"Elimiz boş durmaz korkma. Kaşınanı kaşırız."

Doruk sahte bir gülüş atınca Berke bir anda yakasına yapıştı. Oturduğum yerden kalktığım gibi Berke'yi var gücümle ittim ki cidden yerinden kıpırdadı. Korkuyla karışık bir sesle iki tarafa da baktım.

"Hanginizle böyle bir konuşma geçti? Hanginizle? Ege sen onlara kötü bir şey diyemezsin. Nasıl biri olduklarını bilmiyorsun bile. Siz de kavga çıkartmaya çalışmayın!"

Ben boş konuşuyordum sanki. Dediklerimi tek umursayan yerde öylece yatan halıydı ki aramızda pek iyi sahneler de geçmemişti, belki o bile beni umursamıyordu şuan.

Anonim: Yıldız TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin