"Annem daha okuldadır. Alya'yı kreşten babaannem alıyor. Babam da iş için gitti tekrardan."

Ayakkabımı çıkarırken önüme eğildi ve bağcığımı söktü. Kalbim nedensizce bu hareketine aşırı hızlanırken o bana bakıp gülümsedi.

Sanırım bana söylediği şey doğruydu. O gülümseyince yanaklarım kendiliğinden yer çekimine meydan okuyor ve kıvrılıyordu.

İçeri girdik. Beni merdivenlere doğru getirdi ve birkaç merdiven çıkıp tek oda olan kapıyı açtı.

Odası gözleri gibi denize sıfırdı. Her yer mavinin tonuyken nedensizce odasına aşık olmuştum. Benim odamdan bile düzenli odasında duvarlarda minik minik fotoğraflar yapıştırılmıştı. Uzaktan seçebildiğim kadarıyla ailesi ve arkadaşlarıydı.

"Nasıl, beğendin mi?"

Odanın ortasına ilerledim ve fotoğraflara yakından baktım. Evet, onlardı. Bir fotoğrafta Berke'yle beraber Devil Horns (metalci işareti) yapmışlardı. Bir fotoğrafta Ayaz'la beraber oturuyorlardı. Başka bir fotoğrafta ise Gökdeniz'in gözlüklerini takmış, gözleri kapalı öylece duruyordu. Gökdeniz de kısık gözle bakıyordu. Kenarda duran başka bir fotoğafta ise Bartu ile çirkin suratlar yapmışlardı. Gülümseyerek ona döndüm.

"Çok güzel. Hele ki arkadaşların falan olunca daha güzelleşmiş."

Başını iki yana salladı ve yatağına oturdu.

"Onlar güzelleştirmiyor."

Kaşlarım çatıldı. Arkadaşlarını çok sevdiğini biliyordum. Görkem onu yaralasa bile onu ispiklemediğini de biliyordum.

Ben de yanına oturdum. Kendisini bir anda yatağa atınca istemsizce sarsıldım ben de. Gülümseyerek tavanı izliyordu. Kemiklerinin belirgin olduğunu fark ettiğim ellerinden birini tavana doğru uzattı ve gülümsedi.

"Asıl güzelleştiren başımı kaldırdığımda olan manzara."

Merakla kafamı tavana çevirdim. Beyaz tavanın ortasında minik bir pencere vardı. Alkın'ın baktığı yer ise küçük yıldızlarla yapıştırılmış fotoğraflardı. Düzeltiyorum, benim fotoğraflarımdı.

Hiçbiri normal bir fotoğraf değildi. Birinde kitabımı okurken gizliden çekilmişti. Diğerinde ise önümdeki tatlı tabağına aşkla bakıyordum. Üstünde de not yazmıştı. 'Keşke bana da böyle baksan.' Diye.

"Alkın... ne tepki versem bilemiyorum."

Elini bana uzattı ve yanına yatmamı sağladı. Tavanı incelerken sessiz nefeslerini duyabiliyordum. Sanırım huzur buydu.

"Ben bu fotoğrafları neden çektiğimi bilmezdim hiç. Sana yakalanmadan zor çektim bu fotoğrafları. Hatta sen uyurken olan fotoğraf var ya."

Cama yakın olan tarafı işaret etti. Montuma sarılmış uyuyordum.

"İşte o fotoğrafı çekerken flaşh açık kalmıştı. Hani sen bana rezil olmuştun ya. Asıl ilk ben rezil oldum da neyse ki sen fark etmeden kaçıp gittim."

Güldük ikimizde. Sanırım mutlu olduğumuz anlar çok azdı ama değerliydi işte. Benim sorunlarımla uğraşmıştık bunca zaman. Şimdi huzurla gökyüzünü izleyebilirdik.

Anonim: Yıldız TozuWhere stories live. Discover now