Aileme ne diyeceğimi düşünüyordum. Okulda kimsenin umurunda değildim zaten ama ailem hemen düşmediğimi fark edecekti. Ne halt edecektim cidden bilmiyordum.

Aynadaki yansımam gözlerimi daha da yaşarmasına neden oldu. Birkaç ay öncesine kadar bana gülümsememin ne kadar güzel olduğunu öğretmişti oysa Alkın. Peki şimdi? Bu halim de güzel miydi? Güçsüz, son darbeyi de yemiş halim güzel miydi?

Gülümse, gülümse ki gülümseyecek nedenim olsun.

Aynaya bakarak gülümsedim ama çirkinliğimi fark edip bakışlarımı akan suya çevirdim. Güzel olduğumu söyleyen birkaç insan olsa da çoğunluğun dediği doğruydu. Ben, güzel değildim.

Titreyen elimi tekrar soğuk suyun altına tuttum ve bedenimin daha fazla titremesine izin verdim.

Üzerime bulaşmış kanları temizlerken kaçıncı defa ağlamaya başladığımı bilmiyordum. Saymayı bırakalı baya oluyordu.

O sıra lavabonun kapısı açıldı ve eliyle ağzını kapatmış Su içeri girdi. Yüzü ruh gibiydi. Beni bile fark edemeyip bir kabine koştu ve kapıyı kapatıp öğürmeye başladı.

Kendi acımı unutmuştum bir anda. Öylece kalırken iyi olup olmadığını düşünmeden edemiyordum. O sıra telefonuma sayısız titreme gelmeye başladı. Biri Alkın'dan olmak üzere tanımadığım birkaç numaradan da vardı.

Alkın: Ben, Alkın Ay. Numaralarınızı bulmak zor olmadı. Bundan böyle düzeni olmayan bu mükemmel (!) okulumuzun düzenini kendi başıma kurmaya karar verdim. İtiraz mi edeceksin? Siktir git. İtiraz kabul etmiyorum. Boş kafalı müdür ve tayfasına söyleseniz de umurumda değil. Düzeni bozan tek bir kişi bile olsa cezasını ben vereceğim.

Diğer mesajları okumadan Su'yun girdiği tuvaletin kapısına ilerledim ve kapıya birkaç defa vurdum.

"Su? İyi misin?"

Öğrültü sesleri kesilmişti. Birkaç dakika ses çıkarmayınca korktum ama kapıyı açıp soluk yüzü ile bana baktı. O da ağlamış olacak ki gözleri ve burnu hafif kırmızıydı.

"Dila? Sana ne oldu?"

Eliyle karnını tutarken başımı yere eğdim ve ilk ona gerçeği itiraf ettim.

"Dayak yedim. Sen?"

Bakışlarımı ona çevirdim tekrardan. Gözleri sulansa da bir şey diyemedi. Ne demesini bekliyorsam?

Bir süre sessizce dururken kızlar tuvaletine biri daldı. Şaşırmayın, Alkın.

"Dila. Bundan sonra yalan söylersen pinokyo gibi burnun uzamadan ben burnunu koparırım."

Bizi Su ile karşılıklı görürken öylece kaldı, ardından beni kendisine çekip sarıldı. Dudağım titrerken Su'ya bakıyordum.

O ise bize değil, telefonuna bakıyordu. Gelen mesaj onu öylesine sarsmıştı ki içini çeke çeke ağlıyordu. Alkın ile birbirimize bakarken ne olduğunu anlayamıyordum.

Sanırım kızlar kafama baya sert vurmuşlardı. Canımın acısını bile yeni yeni hissediyordum.

"Su?" Alkın bana baktı. İzin istermiş gibiydi. Bu kadar da paranoyak olmadığım için gözlerimle onayladım onu.

Anonim: Yıldız TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin