Ayaz da bir şeyler yazdıktan sonra yazmayan iki kişi kalmıştık.

"Hadi yaz şunu artık." Berke bir şeyler yazıp kalemi elime vermeden tekrar sırasına ilerledi. Ya sabır diyerek son noktayı koydum.

Telefonum çalarken hemen cevapladım.

"Şuan merdivenlerde. Tahmini bir dakikanız var."

Gökdeniz'e cevap veremeden kağıdı ellerinden aldım ve büyük adımlarla, hatta koşarak sınıfa girdim. Sıranın üzerine benim saçma mektubumu koyarken, altına asıl mektubu koydum.

Son saniye görünmeden çıkmıştım sınıftan. Sınıfa girdiğini gördüğüm an Ayaz'ın koyacağı tabelayı yerleştirdim.

Şimdi sadece okumasını beklememiz gerekiyordu.

Koridorda sessizce duruyorduk. Hepimiz sınıfın kapısına doğru yan yana dizilmiştik. Deniz kolumu ikide birde dürtüyordu.

"Ne oldu?" Dedim sessizce. Gülümsedi ve elleriyle bir kalp yaptı.

"Valla ben ilk görüşte sizi shiplemiştim ama kimse inanmadı bana. Şimdi de barışacaksınız diyorum."

Gülümsedim ve hafif aralık kapıdan baktım. İkinci mektubu okuyordu ve ağlıyordu. Gülümsedim. Mektubu okumayı bıraktığında bana göre güzel olmayan sesimle şarkıdan o parçayı mırıldandım.

"Sevgim bitti sanma, ruhum gitti sanma, dün gördüm rüyamda."

Başını kaldırdı ve gülümseyerek ağlamaya devam etti. Elindeki notu bırakıp tam karşıma gelirken gülümsüyordum çünkü o söylediğim belki benim en efsanevi cümlem gerçekleşiyordu. O gülümsüyor diye gülümsüyordum.

"Bunu yaptığınız için teşekkür ederim."

Korkarak kollarımı araladım. Korkuyordum çünkü sarılırken canını yakacakmış gibi hissediyordum. Sanki kalbimde oluşan o güçlü his, kemiklerini kıracaktı.

Ama benim Yıldız Tozu'm o korktuğum sarılmayı benim bedenimde gerçekleşti. Minik kolları bedenimi sıkıca sararken gülmeden edemedim. Sanırım sarılmak bile benim için yeterdi.

Kollarımı onun narin bedenine dikkatle sararken kafasını tam da sol yanıma yerleştirmişti. Eftafımızı başka kollar da sararken gerçek mutluluğu hissediyordum.

Şunu anlamıştım. Mutluluk için yalan söylemek saçmaydı. Dila'nın dediği gibi masallara gerek yoktu mutlu olmak için. Ya da büyülü bir tanışmaya. Dürüst olmak her zaman mutluluk getirirdi. Ve kendime bir söz vermiştim. Bundan sonra yalan söylemeyecektim. Hem de asla.

"Bu sahnenin bana duygusal gelmemesi?" Berke kenarda oyun oynarken kafamı Dila'nın başının üzerinden kaldırdım ve Berke'ye baktım.

"Sen de gelirsen duygusal olur."

Telefonunu cebine koyup yanımıza geldi ve sarılmaya katıldı. Çenemi tekrardan Dila'nın başının üzerine yerleştirdim.

"Kalbinin atışı..."

"Şşt şimdi sırası değil. Arkadaş sarılmasını bozmayalım."

Anonim: Yıldız TozuWo Geschichten leben. Entdecke jetzt