5. BÖLÜM

707 44 88
                                    

Medya: Deniz

"Deniz, oraya gitmeyi düşünmüyorsun herhalde?"

Bana hayretler içerisinde bakan Cemre'ye güldüm.

"Yoo, gayet de düşünüyorum."

"Saçmalama kızım! Oraya gidemeyiz!"

"Niye? Özel mülkleri falan mı?"

Okulun kapısının önünde durmuş meşhur kötü çocuğumuz Hazar ve çetesinin oturduğu çardağa bakıyorduk. Ben gidip konuşmak taraftarıyken Cemre oraya asla gitmememiz gerektiğini savunuyordu.

"Cemre, iki hafta geçti hala tık yok. Bir dahaki ayın başında ödevi teslim edeceğiz ve konuyu bile belirlemedik daha!"

"Tamam, sınıfa gelsinler konuşuruz. Hem bedencinin yanına gitmeyecek miydin sen?"

Ah, bir de o vardı! Astımım olduğu için sporu belirli bir düzeyde yapmam gerekiyordu ve sınırları zorlayan canım ülkemin beden öğretmenleri derslerini bazen fazla abartabiliyorlardı. Yarış atı gibi koşmamızı bekliyorlardı bizden ve ben ne yazık ki en fazla iki turdan sonra tıkanıyordum. Onu sonra yapmaya karar vererek Cemre'ye son bir bakış attım ve emin adımlarla merdivenleri inmeye başladım. Benden hızlı bir şekilde aşağı inip önümü kesti bu kez de.

"Cemre, gideceğim. Sınıfta oturduğum şey sıra değil, yüksek gerilim hattı be! Bilmiyormuşsun gibi konuşma. Nasıl konuşayım sınıfta?"

Söylediğime gülünce ben de güldüm ama aslında komik değildi. Gerçekti.

"Şimdi gideceğim, söyleyeceğim ve geri döneceğim. Sen-"

Ne diyeceğimi anlayıp lafımı kesti.

"Seni oraya yalnız göndermeyeceğim tabii ki."

Gülümsedim. İki haftada Cemre'yle yakınlaşmıştık, gittikçe de yakınlaşıyorduk. Kendisi onlardan ölümüne korkarken beni yalnız bırakmak istemediği için yanımda gelmesi beni gülümsetmişti. Sanırım o gerçekten arkadaşımdı.

Çardağa yaklaşırken bizi ilk fark eden Anıl olmuştu. Koluyla yanında oturan Egemen'i dürttü. Hareketiyle kaşlarım çatılırken Egemen gözlerini benimkilerle buluşturmuştu bile. Birkaç adım kala yanlarına gittiğimize emin olunca kaşlarını kaldırdı.

"Deniz?"

"Egemen?"

"Bu kısa tanışma için teşekkürler."

Tatlı bir şekilde güldü fakat onun dışında kimse yanlarına gidişimizi umursamamıştı anlaşılan. Hatta Hazar beyimiz rahatsız olmuş gibiydi.

"Bir sorun mu var? Neden geldin?"

Tek kaşımı kaldırarak dik dik baktım. Cemre'yi yok sayması beni rahatsız etmişti. Bir adım geri çıkarak arkadaşımın yanında durdum ve bir Hazar'a, bir de Egemen'e baktım.

"Şu ilgilenmediğiniz biyoloji ödevi için geldik. Teslim süresi yaklaşıyor ya hani?"

"Ödevle uğraşmayacağınızın farkındayız. O yüzden biz ödevi yapıyoruz, siz de imzanızı atıyorsunuz."

Cemre'nin konuşmasıyla güvenle gülümsedim. Sesi benimki kadar kendinden emin çıkmıyordu ama bu yaptığı hoşuma gitmişti. Onları yüceltmek saçma geliyordu bana.

"Uyar bize, değil mi Hazar?"

Egemen Hazar'a bakınca ben de gözlerimi ona çevirdim. Birkaç saniye sonra mekanik bir hareketle başını bana çevirdi. Yeşil gözleri keskin bir bıçak gibi gözlerime değerken ikimiz de tepkisizce baktık. Onu bilmem ama ben bunu yapmakta oldukça zorlanıyordum.

Gündüz DüşüWhere stories live. Discover now