32. BÖLÜM

78 7 48
                                    

Medya: Egemen

"Bu gece benimle kalır mısın?"

Afalladığını gördüm. Dün geceden beri belki onuncu defa onda daha önce görmediğim şeylerle karşılaşıyordum. Açıklama gereği duydum.

"Yani, bir geceliğine, korkum geçene kadar, başka bir işin yoksa, istersen tabii..."

Tamam, daha da batırmıştım.

"Bu," dedi ve duraksadı. Doğru kelimeyi seçmeye çalışıyordu sanırım. Hazar ve kelimelerine dikkat etmek? Bambaşka yüzleriyle yüzleşiyordum her geçen gün. "doğru olmaz." diye tamamladı. "Yani, bu gece babanlar gelse aniden, açıklayabilir misin durumu? Komşularınız görse, ailenin kulağına gitse, zor durumda kalırsın. Hem," tekrar duraksadığında devam etmesi için yüzüne bakıp başımı yana eğdim hafifçe. "rahat edebilir misin?"

Şaşırmıştım. Ben yalnız kalmaktan korktuğum ve şu an en yakınımdaki kişi o olduğu için böyle bir teklifte bulunmuştum fakat o beni milyonuncu kez şaşırtarak olaya fazlasıyla derin ve mantıklı bakmıştı. İşin daha ilginç tarafı, sadece beni düşünmüştü. Benim ailem, benim düşeceğim durum ve benim rahat hissetmem. Bu kadar önemli miydim sahiden? Kendi açısından hiçbir yorumda bulunmamıştı bile!

"Cemre'yi ara istersen. Ailesi izin verirse gidip alalım. Ben yine de beklerim burada, hem korkmazsın hem yalnız kalmazsın."

Az önce mantıklı mı demiştim ben ona? Aklını kaçırmış olmalıydı!

"Saçmalama," dedim hayretle. "kapımda mı bekleyeceksin?"

"Rahat uyuyabileceksen?"

Gözlerimi kıstım. Sırıttım sonra. "İtiyorsun kakıyorsun, azarlıyorsun, tersliyorsun falan ama sen bayağı seviyorsun beni he."

Oturuşunu düzeltti. "İnsanlık yapıyorum."

"Kabul et, başta anlaşamasak da iyi arkadaş olduk."

"Hala anlaşamıyoruz."

"Ama arkadaşız."

"Değiliz. Sen benim başımın kara belasısın, ben senin hiçbir şeyin değilim."

Neden öyle söylemişti şimdi? Yük mü oluyordum ona? Oluyordum elbette! Tanıştığımızdan beri her işime gık demeden koşmuştu. Canım sıkkınken yanımdaydı, başım sıkışınca yanımdaydı, kafam karışınca yanımdaydı. Buraya taşındığımdan beri her şeyimi biliyordu. Dinliyordu, anlıyordu. Çoğu zaman sinirimi bozsa da hayatımdaki yerini inkar edemezdim. Fakat belli ki aynı duyguları paylaşmıyorduk. 

"Teşekkürler yaptıkların için." İndim arabadan. Başına bela olmuştum yeterince. Hiçbir şeyim olmayan birine göre fazlaydı bile yaptıkları.

Eve girip kapıyı arkamdan üç defa kilitledim. İki gün önce hoşlandığım sessizlikte boğuluyordum şimdi. Kendi sesimden ürker olmuştum bir gecede. Koridorun kaldırdığımız halısının ucundan parkeye bulaşan kanı temizledim hızlıca. Evi havalandırdım, ortalığı toparladım ama yok; çıkmak istiyordum buradan.

Telefonumu çıkarıp Egemen'i aradım. Birkaç çalıştan sonra enerjisi yüksek sesi kulağıma doldu.

"Söyle güzellik."

"Güzellik miyim gerçekten?" dedim aynı anda 9230329 duygu barındıran sesimle.

"Çok güzelliksin."

Gündüz DüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin