4. BÖLÜM

620 42 37
                                    

Medya: Hazar

Yanımda oturan Hazar gibi ben de boş boş duvarı izliyordum. Onunla otura otura ona benzemiştim sanırım, ya da derslerde ilgimi çeken tek şey duvar oluyordu. Aklımda ise tek bir şey vardı.

Bu şekilsiz yavşak bana yürüyor muydu?

Sabah söyledikleri zihnimde dönüp dururken sıkıntıyla nefes aldım. Ondan hazzetmediğimi anlayamayacak kadar aptal mıydı? Tüm bunlardan nasıl kurtulacağım hakkında bir fikrim yoktu ve bu durum gitgide daha çok canımı sıkmaya başlıyordu.

Burada, onların arasında köşeye sıkışmış gibi hissediyordum. Bok vardı da beni bu sınıfa almışlardı! Egemen yavşağı yine yapmıştı yapacağını. Orta sıranın önlerinde oturan Cemre'ye gözüm kaydığında biraz olsun rahatlamıştım. En azından bir arkadaş edinebilmiştim ve bu benim için bayağı büyük bir gelişmeydi. İçime kapanık ya da korkak bir kız olmamıştım hiçbir zaman ama arkadaş edinme konusunda şans pek benden yana olmamıştı şimdiye kadar. Sanırım makus talihim yavaş yavaş dönüyordu.

Bu karmaşıklığın arasındaki tek hemcinsim olduğu için mi, yoksa gerçekten arkadaşım olabileceğini hissettiğim için mi bilemiyordum ama Cemre'yi sevmiştim. Varlığı çetenin karşısında bana güç veriyordu. Hiç bilmediğim bir ülkede duyduğum tanıdık bir kelime gibiydi, güven aşılıyordu.

Egemen'in altın sarısı saçlarının arasından karşı duvardaki saate bakıyordum. Ders bitmeliydi ve kantine gitmeliydim. Bu atmosferden ne kadar uzaklaşabilirsem o kadar iyiydi.

Dakikaları sayışımın sonucunda zille ödüllendirildiğimde can havliyle sınıftan çıktım. Cemre yanıma geldiğinde çekinerek bana baktı.

"Etrafta yemek yemek için güzel mekanlar var, kantinden yemeni tavsiye etmem."

Yalnızca on beş dakika sonra yemeğe başlamıştık. Konuşacak konu olsun diye ortaya bir şey attım.

"Bu çete ne ayak?"

"Nasıl ne ayak?"

"Kendilerini ne sanıyorlar mesela?"

"Bir şey sanıyorlar mı bilmiyorum ama herkesin onları bir şey sandığını söyleyebilirim."

"Bir grup kendini bad boy sanan veletler işte, abartılacak bir yanları yok."

Güldü. Hiçbir şey bilmiyorsun, çaylak, gülüşüydü bu.

"Velet sayılmazlar. Onlar hakkında en çok şey bilenlerden biri olarak ben bile neredeyse hiçbir şey bilmiyorum."

Söylediği saçma cümleye tek kaşımı kaldırarak tepki verdim.

"Çeteyi çeteden başka kimse bilmez."

Patateslerden birini mayoneze batırıp ağzıma attım.

"Sebep? Mit ajanı falan mı bunlar?"

Güldü. Hatta kahkaha attı bile diyebilirim.

"Onlar sadece çete. Birbirlerinin arkasını kollarlar. Diğerleri biraz rahatlar ama Hazar hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorum."

"Diğerlerini nereden biliyorsun?"

Rahatça güldü. "Stalk."

"E Hazar'ı da stalklasaydın."

Başını olumsuzca salladı. "Hazar'ı stalklayamazsın. Bilinen hiçbir sosyal medya hesabı yok. Çocuk sınıf grubunda bile yok, numarasını kimsede bulamazsın."

"Çok saçma."

Verdiğim düz tepki Cemre'yi şaşırtmıştı. Onları gözümde büyütmemi bekliyordu sanırım.

Gündüz DüşüWhere stories live. Discover now