20. BÖLÜM

380 42 95
                                    

Medya: Hazar

"Çıkabilirsiniz arkadaşlar."

Hocanın komutuyla kalemliğimin fermuarını kapattığım gibi kitaplarımla beraber çantama atıp koşar adımlarla çıktım sınıftan. Cemre artık alışmış ve bu hızımı sorgulamamaya başlamıştı.

Belki de üstüme gelmek istemiyordu.

Tam bir hafta geçmişti o günün ardından. Bir haftadır çeteden köşe bucak kaçıyordum nedenini bilmediğim bir şekilde. Sadece ders çalışıyordum. Cemre de bendeki bu tuhaflığı fark ediyor gibiydi ama bir şey söylemiyordu. İyi ki de söylemiyordu çünkü açıklama yapacak gücü bulamıyordum kendimde. Kaldı ki bir açıklamam da yoktu. Sadece, kaçıyordum işte.

Kolay değildi kendime itiraf ettiğim şeyle yüzleşmek.

Merdivenleri sıçrayarak indikten sonra kantine girip çantama çikolata depoladım. Normalde sevmezdim abur cubur tarzı şeyleri ama özel günümdeydim ve bu dönemde tam bir çikolata canavarı oluyordum. Üstüne üstlük fazla hassaslaşıyordum ve tüm dengem altüst oluyordu. Bu durumdan hoşnut olmasam da biyolojik saatim düzenli işlediği için mutluydum.

Satın aldığım çikolataları çantamın ön gözüne doldurduktan sonra fermuarını çekerken yanımda beliren bedenle istemsizce yerimde sıçradım. Başımı kaldırdığımda baş parmağımla üst dişlerimi ittim refleks olarak.

"Korkuttum mu?"

"Allah tependen bakmasın Batu! Ödüm koptu."

"Çok dalgınsın. Sinsice yaklaşmadım ki yanına."

"Yok, dalgınlık değil de; fermuarla uğraşıyordum ya dikkatimi ona vermişim."

"Anladım." dediğinde yürümeye başlamıştık.

"Ee n'aber?" dedim doğal davranmaya çalışarak.

"İyi, n'olsun. Senden naber?"

"İyi ben de. Maraton koşuyorum." dedim yoğun çalışma temposundan dem vurarak. Güldü.

"İyi koşuyorsun ama. Yorulmadın mı?"

Sesindeki imayla kaşlarım havalanırken bakışlarımı ona çevirmedim. Bembeyaz karlarda bırakılan izleri takip ediyordum.

"Yok, daha erken yorulmak için."

O, konuyu çoktan başka yerlere çekse de ben sabit tutmaya çalışıyordum. Belki de sadece aptal gibi görünüyordum.

"Aman diyeyim, astımın var, fazla da abartma."

"Kötüye bir şey olmaz." dedim dalga geçerek.

"Orası seni hiç ilgilendirmez." dediğinde sırıttım. Gitgide daha çok geriliyordum.

"Fazla gerginsin son günlerde. Bir sorun mu var?"

"Yo, hayır." derken bile sesimden gerginlik akıyordu. Boğazımı temizledim. "Yok."

"Yapma Deniz, arkadaş olduğumuzu sanıyordum."

"Arkadaşız zaten." dedim samimi bir şekilde. "Hem gergin olduğumu da nereden çıkardın?"

"Birkaç günde karakterin değişmediyse bal gibi de gerginsin. Hem.." durakladığında ona baktım engelleyemediğim merakımla.

"Hem?"

"Egemen'de de var bir şeyler."

"Bilmem, farkında değilim." dedim normal tutmaya çalıştığım sesimle.

"Olmazsın tabii."

Kaçtığımı yüzüme yüzüme vursa da hala öyle bir şey yokmuş gibi davranıyordum. Bir anda aklıma gelen şeytani fikirle ona belli etmeden gülümsedim.

Gündüz DüşüWhere stories live. Discover now