16. BÖLÜM

688 50 111
                                    

Medya: Anıl

"Cemre'yle çıkacaksınız."

Kaşları aniden havalandı. "Af buyur?"

"Çıkacaksınız." Ağzımdan çıkan kulağıma ulaştığında telaşla ellerimi sallayarak sonunda kollarını tuttum. "Yani şey, çıkacaksınız derken; bir akşam yemeği olur, ya da ne bileyim akşamüstü bir kahve içmeye giders-"

"Deniz ne saçmalıyorsun sen?" Kollarını ellerimden sertçe kurtardı ve duruşunu dikleştirdi. "Ne çıkması, ne kahvesi? Cemre ne alaka?"

"Bağırma bana!"

"Saçma sapan konuşma sen de!"

Neredeyse burun buruna gelmiş, öfkeyle bakıyorduk birbirimize. Derin bir nefes alarak yüzüme çarpan nefesini soluduğumda gözlerimi kapatıp yükseldiğim parmak uçlarımı indirdim ve yere düz bir şekilde bastım. Yutkunarak gözlerimi açtığımda bana daha önce hiç bu kadar sert bakmayan mavilerle karşılaştım. Neye bu kadar sinirlendiğini anlamamıştım.

"Sadece basit bir akşam yemeği. Ne diyorsun?"

"Ne, ne diyorsun? Ne dememi bekliyorsun?"

"Tamam demeni bekliyorum mesela? Hani kaybettin ya şu iddiayı!"

"Ben neden Cemre'yle çıkıyorum iyi de?"

Sırıttım. "Çünkü ben öyle istiyorum."

Ciddiyetimi sorgularcasına bakıyordu. Bir süre sonra konuştu. "Tamam."

"Nasıl tamam?" Bu kadar kolay mıydı yani?

"Bildiğin." Tam ağzımı açacağım anda bir adım yaklaşıp tam karşımda durdu. "Ama," dedi son harfi uzatarak. "Tek bir şartla."

"Ne şartı ya? Kaybettin Egemen, yapmak zorundasın!"

"Deniz," dedi uyarırcasına. "Şansını zorlama istersen."

"Of tamam be. Ne istiyorsun?"

"Beni ikna et."

"Ne?" dedim hayretle. Kollarını göğsünde birleştirip yanımızdaki duvara yaslandı.

"Neden Cemre'yle çıkayım? Bana mantıklı bir sebep söyle, çıkacağım. İkna et beni."

"Ee, şey,"

"Ney?"

"Şey, ben.. sen.. Şey, o."

"Biz, siz, onlar. Tanıştırayım: zamirler!"

Gözlerimi devirdim. Bunun bu kadar zor olmaması gerekiyordu!

"Çünkü yakışıyorsunuz. Belki birbirinizi daha iyi tanımak için bir fırsata ihtiyacınız vardır diye düşündüm."

"Düşündün?" dedi alayla.

"Düşündüm." Şu sesim bir türlü yeterince kendinden emin çıkmıyordu!

"Sen o güzel aklını benim gönül işlerime yoracağına kendininkine yor Deniz Kızı."

Omzuma çarpıp yanımdan geçtiğinde arkasından bakakalmıştım. Ne demeye çalışmıştı o?

💨

"Anne çorabım nerede?"

"Anne?"

"Anneee!"

Annem elini havluya kurulayarak kapıda belirdi. "Ne var anne anne anne? Acele etsene biraz Deniz, çocuk gelecek az sonra."

"Çorabımı bulamıyorum."

Gündüz DüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin