31. BÖLÜM

119 7 41
                                    

Medya: Deniz

D: evde biri var

Birkaç saniye ekrana baktıktan sonra yaptığımın saçma olduğunu fark edip Hazar'ı aradım. Saat gecenin üçünü geçmişti, uyuyor olabilirdi ve aramamı duyması mesajımı duymasından daha olasıydı. 

Sonuna kadar çaldırmıştım fakat açmamıştı. Uyuyor muydu? Tekrar aradım. Uyansındı o zaman, evde biri vardı!

"Alo?"

Sonunda açtığında derince nefes verdim. Telefonun diğer ucunda olduğunu bilmek küçük de olsa bir rahatlama sağlamıştı.

"Alo?" dedi tekrar. Dedi de, ben cevap veremezdim ki! Uyuyor muydu? Telefonu kapatırsam uyur muydu tekrar? Denemeden bilemezdim. Telefonu kapatıp sesinin kısık olduğundan emin olunca hemen mesajlara girdim.

D: uyuyor musun?

D: biri var evde

D: hırsız galiba

İçeriden gelen tıkırtılar yaklaştığında nefesimi tuttum. Buraya gelmezdi canım, ne işi vardı hırsızın mutfakta? Yumruğumu sıktım. Buranın mutfak olduğunu girmeden nasıl bilebilirdi? Elimdeki telefon titrediğinde olduğum yerde sıçradım. Korkmuştum bir an. Hazar arıyordu, açtım ama ses vermedim. 

"Sakin ol, sakın ses çıkarma. Bir şey diyeceksen mesaj at. Polise haber verdin mi?"

Mesajlara girdim ve hayır yazıp gönderdim. Aklıma ilk Egemen gelmişti, sonra da Hazar. Aklıma ilk gelmesi gereken polis ise listede bile yoktu!!

"Neredesin? Odanın içinde saklanabileceğin bir yere geç. Babanın silahına ulaşabileceğin bir yerdeysen onu al. Yoksa bıçak, sopa, vazo, ne bileyim kendini koruyabileceğin bir şey bul!" Birkaç ses geldi telefondan. "Aklımı kaçıracağım, nasıl hırsız girer? Kapıyı bacayı kilitlemiyor musun kızım sen?"

Eve girdiğim anı düşündüm. Kilitlemiş miydim kapıyı? Kafam leylaydı eve girdiğimde, kapıyı kapatmamış bile olabilirdim! Tabii bunu kimsenin bilmesine gerek yoktu.

"Arabaya bindim, birkaç dakikaya oradayım. Çok kısa kapatacağım şimdi telefonu, yardım çağırıp hemen arayacağım seni. Korkma sakın, kendini koruyabileceğin bir yerde dur. Birazdan oradayım güzelim, korkma tamam mı?"

Başımı salladım görmeyeceğini bilsem de. Korkuyordum. Çekmecelerden birini bıçak almak üzere açtım. Bıçağı sessizce almaya çalıştığımda çok küçük bir tıkırtı çıktı. Gözlerimi kısıp kapıdan tarafa baktım. Duyulmuş muydu ki? Kalbim yerinden çıkacak gibi atarken elimdeki telefon tekrar titremeye başladı. Aynı anda mutfağın kapısı açıldığında çığlık atmamak için nefesimi tuttum. Karşımda duran adamın bana doğrulttuğu el fenerinin ışığı ve telefonumun ışığı aynı anda yüzüme vuruyordu.

Bana doğru bir adım attığında çığlık attım. "Yaklaşma!" Elimdeki bıçağı ona doğrulttuğumda eş zamanlı olarak masanın arkasına geçtim. Beynim tüm fonksiyonlarını durdurmuştu. Gözüme tuttuğu ışık ise görüş yeteneğimi hayli kısıtlıyordu. Bana doğru geldiğini fark ettiğimde masanın etrafından dolaşıp kapıya koşmuştum ki tam çıktığım anda saçımdan yakalayıp çekti beni.

İstemsizce tekrar çığlık attığımda elimdeki telefonun hala titrediğini fark ettim. Açmaya çalıştığım sırada bir elini saçlarıma dolamış olan hırsız diğeriyle telefonumu alıp bir köşeye fırlattı. Saçımı bırakmış, bıçak olan elimin bileğini tutmuştu aynı anda.

Bir işe yaramayacağını bilsem de "Bırak!" diye bağırdım can havliyle. Kas gücü benden kat kat fazlaydı. Kolaylıkla bıçağı tuttuğum elimi bileğimden çevirip boğazıma dayamıştı.

Gündüz DüşüWhere stories live. Discover now