13. BÖLÜM

999 58 219
                                    

Medya: Egemen (Piksel piksel but DÜŞTÜM)

Kapının önünde durduğumuzda ayaklarımdaki bakışlarımı asfalt yolda gezdirdim. Yolun sonuna gelmiştik ve yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. Hiçbir şey konuşmamış, sessizce yürümüştük sadece. Merak ettiğim onca şeyi susup yalnızca yürümüştüm.

"İyi misin?" dedim anlık bir cesaretle gözlerine baktığımda. Gözünün akı kırmızılıktan kurtulsa da göz altları hala mosmordu.

"Sen iyi misin?" dedi yorgun sesiyle.

"Ben iyi miyim?"

"Değil misin?"

"Sen değil misin?"

"Öyle miyim?"

Kaşlarım çatılmış, gözlerimden soru işaretleri fışkırarak bakıyordum adeta. Egemen güldü. Kalbimde sebepsiz bir tekleme oluşurken boğazımı temizleyip bakışlarımı kaçırdım.

"Ben gideyim."

Arkamı dönüp üç dört basamaklı merdiveni çıktığımda arkamdan seslendiğini duydum.

"İyi olacağım Deniz."

Bir an duraklasam da arkama dönüp ona bakmadım. Eve girdiğimde üstümden tır geçmiş gibi hissediyordum. Oturma odasına geçip sırtımdan çantamı bile çıkarmadan kendimi koltuğa bıraktım. Yan koltukta oturan annemin bana tuhaf tuhaf baktığını hissediyordum.

"Hoş geldin kızım."

Başımı çevirip ona baktım. Cevap veresim gelmemişti.

"Çok mu yoruldun?"

Başımı sallayıp koltukta yan döndüm.

"Çantanı çıkarsaydın bir, üstünü de  değiştir öyle uzan haydi güzel kızım."

Benim kolumu kaldırmaya bile halim yoktu ki. Anneme çaresizce baktığımda onaylamaz bakışlarıyla karşılaştım.

"Haydi Deniz."

Dudaklarımı büzüp omuz silktim. Sinirlendiğini anlıyordum ama sahiden gözümü kırpmak bile işkence gibi geliyordu şu an. Bir süre sonra uyuklamaya başladığımda annem tekrar konuştu.

"Canın mı sıkkın senin?"

Benden ses çıkmayınca kalkıp yanıma geldi, yere oturup saçlarıma dokundu. Zar zor gözlerimi aralayıp boş boş baktım ona.

"Kötü bir şey mi oldu Deniz?"

"Bir şey olmadı anne." diye mırıldandığımda inanmadığını belirten yüz ifadesiyle baktı ama üstelemedi. Sırtımdaki çantayı çıkardı, koltuğun kenarındaki battaniyeyi üstüme örtüp başıma öpücük konurdu ve televizyonu kapatıp odadan çıktı.

💨

Cemre'den okulun son dönem dedikodularını dinlerken boş boş etrafa bakıyordum.

"Sen beni dinliyor musun ya?"

Kolumdan tutup sarsmasıyla irkilip ona baktım. "Efendim?"

"İki saattir bir şey anlatıyorum sana."

"Dinliyorum kanka. Dinliyorum da bahsettiğin kişilerin çoğunu tanımıyorum ki, anlamıyorum hiçbir şey."

Aslında son birkaç dakikadır dinlemediğimi yeni fark etmiştim. Bozuntuya vermeyip gülümsedim.

"Neyse kalk haydi kantine gidelim, canım kahve çekti."

Başımı sallayıp kalktım ve kantinin bahçeye açılan kısmından kantine girdik. Cemre kahvesini alınca sınıfa çıkacağını söyledi, ben de peşine takıldım. Tam köşeyi döneceğimiz sırada telefonuna bakarak yürüyen bir çocuğun bizi fark etmediğini gördüm. Panikle "Cemre!" diye bağırdığımda o daha ne olduğunu anlamadan elindeki kahveyi dikkatlice aldım fakat az önceki çocuğun arkasından koşarak gelen başka birisi hızını alamayıp bana çarptı.

Gündüz DüşüWhere stories live. Discover now