25. BÖLÜM

89 8 30
                                    

Medya: Deniz


"Arabaya geç."

"Baba-"

"Arabaya dedim!"

Egemen'in elinden poşetleri nasıl aldım, arabaya nasıl bindim, eve kendimi nasıl attım bilmiyorum. Geçirdiğim en gergin yolculuktu, tek kelime etmemiştik ikimiz de. Kendimi odama kapatıp üstümü bile çıkarmadan yatağıma yüzüstü bıraktım kendimi.

Bok gibi hissediyordum.

On dakika kadar sonra kapım tıklatılmış, annem girmişti içeri.

"Deniz?"

Cevap vermedim. Verecek yüzüm yoktu. Sadece yatakla bütünleşmek, onun bir parçası olarak yok olmak istiyordum. 

"Ne oluyor kızım?"

Seslerden anladığım kadarıyla annem rastgele bıraktığım poşetleri toplayıp bir kenara istiflemişti. Sırtımdan çantamı çıkardı ve yatağıma oturdu.

"Tartıştınız mı babanla?"

Yatakta dönerek sırtüstü pozisyona geldim. Nemlenen gözlerim kısa süre içerisinde kurumuştu, ağlamazdım öyle kolay.

"Anne." diyebildim titrek sesimle. 

"Ne oldu yavrum?"

"Kötü bir şey yaptım galiba."

"Nevin!"

İçeriden babamın gür sesini duyduğumuzda irkildim. Annem odamdan çıktığında kapıya yaklaşıp seslerini duymaya çalıştım ama pek bir şey duyulmuyordu. Pes edip üstümdekileri çıkardım ve siyah taytla siyah sweat giydim. Sessiz olmaya çalışarak banyoya geçip elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama döndüm, annem beni bekliyordu.

"İçeri gel, konuşalım bir."

"Gelmesem?" dedim başımı omzuma düşürüp.

"Geçti siniri, fazla kızmamış zaten."

İnanamayarak baktım ona. Babam kolay öfkelenen, sert mizaçlı biriydi. Annem berbat yüz ifademi umursamayıp omzumu sıvazlayarak odamdan çıkardı beni. Oturma odasına girdik, babam haberlere bakıyordu.

"Otur." dedi bana bakmadan. Koltuğun kenarına her an düşecekmiş gibi oturdum. Bana kısa süreli bir eziyet çektirdikten sonra televizyonun sesini kısıp bana baktı.

"Evimize gelen çocuklardan biriydi, değil mi?"

Başımı salladım uysalca.

"Sana kiminle gideceksin diye sordum," dedi keskin bir şekilde. Halının desenlerini inceliyordum. "bana neden yalan söyledin Deniz?"

Zayıf çıkan sesiyle başımı kaldırıp yüzüne baktım. Öfkeli değildi, o sert yüz ifadesi yoktu her zaman takındığı. Hayal kırıklığıydı gözlerindeki ifade, babamı hayal kırıklığına uğratmıştım.

"Özür dilerim baba."

"Sebebini soruyorum kızım." dedi sakin ama net bir şekilde. Durdu, cevap veremediğimi görünce ekledi: "Sanki o çocukla gideceğini söylesen göndermeyecek miydim seni?"

Yani, pek de göndereceğini düşünmüyordum tabii.

Anneme dolaptaki çikolataları yemedim, tozları aldım, ödevlerimi bitirdim  gibi yalanlar salladığım olmuştu işime geldiği zaman, ama babama asla. Asla yalan söylememiştim hiçbir konuda. Benden duyduğu ilk yalanı yakalaması, dahası bu yalanın çikolata yememem gibi bir şey olmamasının onda bıraktığı etkiyi tahmin edebiliyordum.

Gündüz DüşüWhere stories live. Discover now