Siz: Neyse.

Siz: O gün her şeyin değişeceğini bilseydim kesinlikle o masada oturmazdım.

Siz: Yanımızdan bir çocuk geçti. O... çok ilgimi çekmeyen biriydi. Arkadaşlarım onu tanıyordu ve masaya davet etti. Ben onları dinlemeyi çoktan bırakmıştım.

Siz: Bir sonraki gün arkadaşlarım o çocuğun benden hoşlandığını söylediler. İstemedim ben. Adını hatta yüzünü bile hatırlamıyordum. Ama beni kandırdılar. Hem... onlara uymak istedim birazcıkta. Sevmediğim biriyle olmak istedim. Sırf onlar ile daha iyi olabilmek için. Sevgililik gözümde sevmekle değil, popülerite ile olacak gibi hissediyordum.

Siz: Salakmışım. Kendi kuyumu kazmışım fark etmemişim.

Siz: Konuştuk çocukla biraz. Beni biri seviyor diye mutlu olmuştum. Aramızı iyice yapmaya çalıştılar. Sonra... bir cuma bana arkadaşlarımdan biri geldi ve o iş olmaz dedi.

Siz: Aciz biri olduğum için ben kaptırmıştım kendimi çoktan. Dinlemedim onları... salak kalbimi dinledim. İçimde oluşan şeyi büyülttüm ve yarıyıl tatilinde ona uzun bir mesaj attım.

Siz: Sevgiye muhtaç bir insan gibi hemen çocuğa aşık olmuştum. Bu... bu iğrenç bir histi. Sadece popüler olmak için bu işe girmek isterken nasıl bok yoluna götürdüm olayı hiç bilmiyorum. Hayatımdaki en büyük hatam buydu.

Yanağımda bir ıslaklık hissettiğimde burnumu çektim. Ağladığımı geç fark etmem normal miydi?

Gözlerimi kuruladım hemen. Onun için ağlamaya değmezdi artık. Gözyaşlarım bitmişti onun için. Bu olaylardan tamı tamına üç koca yıl geçmişti. Artık kalbim hiçbir saniye onun için atmıyordu. Ama eski hatalar boğazımda bir düğüm gibi takılı kalmıştı. Nefes almamı zorlaştırıyordu.

Siz: O kadar şansınızdım ki mesajımı bile tam zamanında göremedi. Keşke görmeseydi ama gördü. Görmemesi için dualar bile ettim ama gördü. Keşke geri alabilme şansım olsaydı. O mesajı ona hiç atmasaydım. Tanrı bile istememişti o mesajı görmesini. Yani... koskoca iki ayda nasıl görmezdi? Başka açıklaması olamazdı.

Siz: Şubatın ortalarıydı. Mesajıma görüldü atmıştı. Onunla karşılaştım.

Siz: Şimdi farkına varıyorum. O gün ağlıyordum. Belki... o zaman çarpışmış olabiliriz. Elimde de onun için kendime hediye ettiğim bir kolye vardı. Sanırım... o kolye sende olan.

Anonim: Onun için kendine aldığın kolye mi?

Siz: Evet... bir daha bulamadım o kolyeyi. Benden onunla beraber gitmişti. Hoş... o bana hiç gelmemiş ama.

Siz: O kolyeyi neden aldım bilmiyorum. Sanki o bana almış gibi sevmiştim. Ama aynı gün yok oldu. Eve gidince annemlere fark ettirmemek için ağlayamadım ama gece bir de onun için ağlamıştım. Hoş, bir daha ağlamadım onun için ama.

Siz: O gün giden tek şey o değildi. Arkadaşım sandığım insanları da kaybettim. Çöküş yaşadığım bir zamandı. Ne için ağlasam, dirensem bilemiyordum. Hayat saçma bile geliyordu. O gün bana attığı randomu bile ezbere biliyorum. Neden o randomu unutamıyorum peki? Evet, dalga geçti içimdeki hislerle. Benim için kutsal olan hislerimle dalga geçti... Sanırım görüldü atması bile bundan daha iyi gelirdi.

Siz: Arkadaşlarım ise dışladı beni. Onlar için sır saklayan salağın tekiydim. Bana kinlerini kustular ve güvenmediler bir daha. Hatta benimle dalga geçtiler. Dalgalar böyle başladı.

Anonim: Yıldız TozuWhere stories live. Discover now