86. Bölüm

67.9K 3.1K 216
                                    

Beren' in söylediği gibi Ares'i n bunu yapmak için hazır olduğu bir anı beklemek pekte mümkün değildi. Zira kim nefret ettiği ve utandığı bir şeyi gözler önüne sererken yeterince, hazır bir halde olabilirdiki?

Ancak bunu yapması gerektiği için yapıyordu. Hem söz verdiği için hem de, onun nasıl bir adamla evlenmek istediğini daha iyi kavraması için bunu yapmak istiyordu. Ares ve Beren haricindeki, tüm bireyler hazırlanıp, evden ayrılmıştı. Çift salona geçtiğinde, koltukların birinde yan yana oturdu. Ares' in o an aklına Mehmet Bey'i araması gerektiği geldi.

"Mehmet amcayı aramalıyım" Beren onun gözleri üzerinde olmasa da, onu başı ile onaylamıştı. "Efendim oğlum" arama yanıtlandığında, onun sesini duymak pekte memnun etmiyordu Ares'i. "Nasılsın Mehmet amca, Meliha teyze nasıl?" sözleri sırasında, yanında oturan sevgilisinin elini kavrayan Ares, onun elini sıkıca tutuyordu. "Gayet iyiyiz oğlum. Siz nasılsınız? Kötü bir durum yoktur umarım" onun sesinde yine o tuhaflığı sezdi Ares. Biraz telaş, biraz huzursuzluk... "Bizde iyiyiz. Sorun yok. Ben sadece şey için aramıştım" Beren, sevgilisi yanında konuşurken, onun sözlerine odaklanmaya çalışsa da, Ares' in eli ile oynuyor oluşu onun tüm dikkatini dağıtıyordu. Kendini daha güvende hissediyordu. Korku kalbine ne kadar ilişebilirdi?

"Egemen ve Mert çift düğün yapacaklar ve bunun için üç gün sonraya nikâh tarihi almışlar. Ayrıca Can, Anıl ve Cenk' de onlardan hemen sonra yapacağı kesin gibi. Sana bunu bildirmek için ardım" insanoğlu için fazlası ile keyfili bir şeyden bahseden Ares, bunu için fazlası ile donuk bir ifadeye sahipti. "Ne mutlu bir haber oğlum, söylediğin ile ne çok mutlu oldum. Siz, Beren ile ne zaman evlenmeyi düşünüyorsunuz?" "Henüz belli değil" "Pekâlâ, anladım oğlum. Düğün haberini, Meliha teyzene söylediğim an, oraya gelmek için hazırlıklara başlayacaktır" onun sözlerini o an dinleyemedi Ares. Aklında kol gezen düşünceler daha baskın çıkıyordu.

"Mehmet amca" o an Mehmet Bey, oğlunun sesindeki değişimin farkındaydı. Katı bir hal almışken, sanki hiçte hoş şeylerden bahsetmeyecekti.

"Buyur oğlum" onun sözlerini büyük bir merakla beklemişti. "Çok yakınımızda bir fırtına kol geziyor. Sessiz ama hızlı ilerliyor. Bundan kaçmakta pek mümkün değil sanırım. Malikânenin duvarlarını esir almış ve her an saldırmak için an kolluyor" onun sözlerini dinleyen Beren, içini büyük bir korku kaplamıştı. Sevgilisinin yandan görünüşe baktı, öylece. "Oğlum, neler söylüyorsun sen?" onun sesindeki telaşı duyan Ares, Can ile yaptığı telefon göürşmesini anımsadı yeniden. "Bu bir his ama bunu en son böyle hissettiğimde; annemle birlikte son kez televizyon karşısındaydım. Ertesi gün hayatım cehenneme dönmüştü" öyle sakin, öyle acelesi olmadan konuşuyordu ki, yanında oturan Beren, ona irice açılmış gözleri ile bakıyordu. "Can, sana ne söyledi oğlum?"

"Can bana, ne söylemeliydi, Mehmet amca?"

"Ares, senden biraz müsaade istiyorum oğlum. Sana gelince her şeyi anlatacağım" yine ondan bir şeyleri konuşmak için zaman isteyen birileri vardı. Zaman vermekte sıkıntı yoktu. Zira Ares sabırlı bir adamdı. Ancak ya kuşkulanmaya başlarsa, ailesine şüphe ile bakarsa? Neticede Ares Karal' da bir insandı.

"İstediğin gibi olsun, Mehmet amca" yine kabul etti. Görüşme bitmişti. Beren, sevgilisinin telefon görüşmesinden fazlası ile rahatsız olmuş ve huzursuzdu. Ares' i yormamak için ise ona bir şey sormaktan kaçındı. "Ares, iyi misin?" onun omuzlarının düştüğüne şahit oldu Beren. Ares o an, canını ne kadar yandığını gizlemiyordu ve Beren bundan memnun olmuştu. Onun yanında olmak ve taşıdığı yükü birazda kendi omuzlamak istemiyordu. Ares sevgilisini başını iki yana sallayarak yanıtladı.

"İstediğin şeyi yerine getireceğim. Ama ondan önce dizlerinde, birkaç saat uymama izin verir misin?" onun naif isteğini yerine getirmek için hemen başı ile onaylamıştı. Beren hemen onun dizlerine yatabilmesi için koltuğun uç kısmına oturmuştu. Ares yorgun bedeni ile beklemeden başını o an sevgilisinin dizlerine koydu. Sevgilisinin koltuğun kenarında olan elini, el yordamı ile bulan Ares, saçlarının arasında konumlandırmıştı. Ares' in o bahsettiği fırtına ne zaman gelir, meçhuldü. Ancak çift o an koca kasırgalar yaşıyordu içinde. Sessizlik içinde bu zamanın akmasını ve bu zor günlerinde, diğer günler gibi geride kalmasını bekliyordu. Saatler ilerlemiş ve ne Ares uyuyabilmişti. Ne de Beren onun saçlarından elini çekmişti. Ares' in istediği şeyi yerine getirmek için neden bu kadar acele ettiğini anlayamıyordu. Onun bunun için hazır olmadığı gün gibi ortadaydı. Sormak ya da onu bundan vazgeçirmek gibi bir düşünseci yoktu zira ne söylerse, söylesin; Ares' in bu konuda fikrinin değişmeyeceğini artık biliyordu.

Karanlığın EfendisiWhere stories live. Discover now