17. Bölüm

130K 6.5K 914
                                    

Aradan geçen uzun zaman sonra içeride sesler durmuştu nihayet. Ares' in krizinin sona erdiğinin kanıtıydı bu. Şuan yaşananlar bu aile için bir yıkımdan başka bir şey değildi. Egemen, burada durup, onu dinlediğini Ares' in bilmesini istemediği için merdivenleri aşıp, hızla oyun odasına ulaşmıştı. Eğer Ares, onu kapının önünde görseydi, bundan büyük bir rahatsızlık duyacağını biliyordu.

Kısa bir süre sonra ise az önce kullandığı merdivenlerden Ares, görünmüştü. Üstü başı dağılmış ve her iki elinde de, oldukça hasar vardı. Beren' in yapmış olduğu pansuman yok olmuş ve yarası yeniden tazelenirken, diğer elinin üst kısmı da parçalanmıştı. İki genç birbirlerine bakıp, bir şey söyleyemeden duruyordu öyle. Daha sonra konuşma cesareti gösteren ilk kişi Egemen oldu.

"Aptallık ettim Ares, affet beni. Be-" "Durumun seninle bir alakası olmadığını biliyorsun Egemen" bu yorgun sesi işiten kulaklarına kızdı Egemen. Ares elinden geldiği kadar kriz anlarını ailesinden sakınmıştı. Kriz anlarını onlara göstermek şöyle dursun, onların yanına ancak krizin üzerinden yeteri kadar zaman geçtikten sonra geliyordu. Üzerinden zaman geçmiş ve Ares yeterince sakinleşmiş olsa dahi ne kadar hasar aldığını görebiliyordu.

Bunun onu ne kadar yıprattığına şahit oluyorlardı. Bu yüzden bu kriz anları bu ailenin kıyameti gibiydi. Doğal afet gibiydi. Bu durum yaşanıyorken, ellerinden bir şey gelmeden öylece izliyorlardı. Şimdi ise bu olayın bir kısmına şahit olmuştu Egemen. İnsanların Azrail diye adlandırdığı bir insan böyle yıkılmış hali ile kime meydan okuyabilirdi. Kendi canı elinden alınmış gibi şuan Egemen' in karşısında olan bu adam, bu hali ile kimin canını alabilirdi?

"Kahvaltıya dön" onun gözlerindeki ifadeyi okuyan Ares, güçlü bir tavır takınarak onu bundan kurtarmak istedi. "Peki ya sen?" sesinin tiriyor oluşuna aldırmadı Egemen. Onun yeniden dik durduğunu görmek istiyordu.

"Geleceğim" onun sözlerinin ardından rahat bir nefes aldı Egemen. Ares' in kendinden dolayı şuan kriz geçirdiğini düşünüyordu. Ancak onun hala böyle sağlam duruşuna, aile için yaptığı bu fedakarlığa karşı ağlamak istiyordu Egemen.

Nasıl bir savaş anında emir vermesi gereken, doğru strateji ile savaşı kazandıracak işinin ehli bir komutana ihtiyaç varsa; onların hayata karşı verdiği bu savaşta da, o komutan Ares' di. Sırtında taşıdığı onca yüküne, ayakta durmaya mecali kalmamasına ragmen, sapa sağlam duruşundan dolayı, bu ailenin babası gibiydi. Oyun odasından çıkan Egemen, giriş kattaki lavaboya atmıştı kendini. Kendi yasımasına bakıp, aşağıda olanları atlatmaya çalışıyordu. Çeşmenin altında tuttuğu avucuna dolan, suyu yüzüne çarptı.

Mutfağa ulaştığında, kendine çevrilen bakışları umursamadan, yerine oturdu. Bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu. Bu yüzden kuracağı cümleden önce sesinin normal seviyede çıkmasını umdu. "Ares, birazdan burada olur?" diğerlerinin meraklı bakışlarının farkındaydı. Ancak olanı öylece söyleyemezdi. O sıra Beren dakikalardır, yapmayacağı kahvaltı hazırlığına yardım ediyordu. Birinin ona, masaya oturmasını söylemesi konusunda gerginlik yaşarken, bu evden hızla uzaklaşmayı da düşünmüyor değildi. Kısa bir süre sonra Ares, daha iyi olduğunu hissettiği bir zaman, mutfak kapısından içeri girmişti.

"Günaydın Ares, uyuyamı kaldın yoksa?" masadaki kızarmış tavuklarla ilgilenen Anıl, başını daha sonra kaldırıp Ares' e baktığında, söylediği şeyde anında pişmanlık duydu. "Aşağıda işlerim vardı" diye yanıtladı Ares onu. Mutfağa girdiği sıra herkesin üzerinde gezinen gözleri en çok Beren' in üzerinde oyalanmıştı. Onda fark ettiği bir durum varken, bunun sebebinin kendi varlığı olduğunu düşündü. Ancak tavırları bu kadar basit bir şeymiş gibi değildi. Ares o an bu sorunun daha derin olduğunu hissetti. O an, bu sorun her ne ise bilmek ve ortadan kaldırmak istedi Ares, üstelik bunu neden istediğini kendine bile açıklayamazken.

Karanlığın EfendisiWhere stories live. Discover now