57. Bölüm

86K 3.9K 313
                                    

Ares odasına ulaştığında, öylece kapının önünde kalıp, yatağa bakıyordu. Henüz dakikalar önce Beren' in burada olduğunu kanıtlayan kokusu hala burnuna dolarken, onun yüzüne bir tokat gibi çarpan bir gerçek gibiydi. Ayakta durmaktan bile zorlanır halde geldi. Beren acısını gözyaşları ile damla damla süzerken, Ares tüm bunları sessizce yine içinde biriktiriyordu. Beren' in evden ayrılması, sadece Beren' i üzen ya da yaralayan bir durum değildi. Bu belki Beren' den çok daha fazla Ares' in canını yakıyordu. Sevgilisinden duyduğu o küçük düşüren sözlerin ardından kendi dili ile sevgilisinin gitmesini istemişti. Kim bu durumu sessizce kabullenebilir? Ares bu sözlerin ardından Beren' in gözlerine sevgi ile bakamamaktan endişe ediyordu. Kırgınlığının, zedelenen onuru ile ona nasıl güzelim diye seslenebilirdi? Ares onun gitmesini, şuan ki öfkesinin onu tamamen kaybettirmemesi için istemişti. Beren' in gözünden de, bedeninde uzak olması ona rahatsızlık verip, onu özlemeye başladı an ona gidebilirdi. Ancak şimdi biraz ayrı kalmaları ikisi içinde daha sağlıklı bir karardı. Büyük kavgalar ile birbirlerine öfke kusmak yerine, sakince bunu çözüme kavuşturmak istiyordu Ares. Odadan ayrılan adımları, sonunda bodrum katındaki spor salonuna ulaşmıştı. Ares güneş yüzünü gösterip, onu selamlayan horozların zamanına kadar orada kalmıştı. Odadan ayrıldığında adımları, kattaki banyoyu kullanarak duş almıştı. Kısa süren duşun ardından şortunu giyip, baş havlusu ile birlikte yeniden oyun odasına ulaştığında, kendini koltuklardan birine atmıştı. Sağ elini başının altına almış ve birazda olsa uyumaya çalıştı.

Aradan geçen zamanın ardından artık şehirde tam anlamı ile haraketlilik başlamış ve herkese işi yetişme derdi ile evinden ayrılmaya koyulmuştu. Malikânede güne erken başlayanlardan biri bu kez Can olmuştu. Gece yaşananlardan dolayı neredeyse uyuyamamış ve birkaç saatlik uykunun ardından günü karşılaşmıştı. Ares' in odasına ulaştığında, kapı aralığından başını hafifçe içeri uzattığında, karşılaştığı şey koca bir boşluk oldu. Nerede olacağını pekte zorlanmadan bulan Can merdivenlerden inmek için hareketlendiğinde, birkaç basamağın ardından Anıl' ın sesini duydu. "Can" üzerinde olan takım elbisesi ile tamamen hazırlanmış olan kardeşininde, onun gibi erken saatlerde günü karşıladığını anladı. "Erkencisin" Can' ın sözlerinin ardından ufak bir göz devirme hareketinde bulundu Anıl. "Hiç uyuyabildin mi diye sorsana, Ares tüm gece aklıma takıldı" Anıl, söylediği sıra Can' ın yanına ulaşmıştı. "Al benden de o kadar. Ona baktım ama odasında yok, sanırım aşağıda" iki genç, kardeşleri için hayli endişelenerek merdivenleri aşmış ve oyun odasına ulaşmıştı. Odada yanan loş ışık sayesinde koltuklardan birine üstsüz hali ile uyuya kalmış olan kardeşinin bedenini gördü ikisi de.

O an göz göze geldi iki kardeş. Onun yara izleri ile dolu olan bedeni ile karşılaşmayalı hayli zaman olmuştu ikisi içinde. Her gördüklerinde aynı his ele alıyor ve eskiye ufak bir dönüş yapıyorlardı. Her ikisininde gözlerinin önünde o an; bu yaralar henüz taze iken, içinden nasıl kanların durmaksızın aktığının görüntüsü vardı.

İleriye doğru birkaç adım atan Can, uyuyan bedeninin yanına yaklaştığında, gözleri artık yaraların üzerinden ayrılmıştı. "Ares" dediği sıra elini onun çıplak omzuna koymuştu. Elinin altında olan yara izinin kabarlıtı hali eline temas ettiğinde, sanki bir elektirik akımı veriliyordu bedenine. "Ares, uyan kardeşim" tuttuğu omzunu sıkıyor ve ufak ufak uyanmasını sağlamak için sarsıyordu. O sıra gözlerini hafifçe aralayan Ares, omzunu tutan eli hızlı bir hareket ile kavramış ve ters çevirmişti. Acıyla ufak bir ses çıkarıp, yüzünü buruşturan Can ise onun kendine gelip, olayı anlaması için bir süre beklemişti.

"Dokunmadan, yaklaşmadan uyandır Can. Öğrenemedin bir türlü" yeni uyandığı için hasarlı duyulan sesi son derece katıydı. Fabrikada birçok kez başından soğuk sular ile uyandırlan, çoğu kez saçlarına asılan adımlar yüzünden çığlıklarla, birçok kez annesinin çığlıkları ile uyanmak zorunda kalmış olan Ares' in o günleri hatırası gibi böyle bir durumu da vardı. "Burada uyuya kalmışsın Ares" Anıl, onlara birkaç adım yaklaştığında, başı ile onayladı Ares onu. Koltuğun kenarına bıraktığı ufak baş havlusunu alıp, boynuna attığında, kardeşlerinin gözlerinin önünde olan yara izlerini büyük bir kısmı kapanmış oldu. "Sizden bir isteğim var" onun sözlerinin ardından beklentiyle bakan kardeşlerinin karşısında, omuzları dikleştiren Ares, gözleri ikisinin arasında mekik dokumaya başlamıştı.

Karanlığın EfendisiWhere stories live. Discover now