34. Bölüm

136K 5.7K 1K
                                    

Egemen dediği gibi Beren ile konuşmak için ön bahçeye çıkmıştı. Salıncakta oturan bedeni gördüğünde, hızlı adımlarla yanına varmış ve yanındaki boşluğa oturmuştu.

"Onun hayatında olmanın ne kadar zor olduğunu görüyorsun. Belki ona karşı öfkelisin, ya da onun değişemeyeceğini düşünüyorsun. Ama seni temin ederim ki; sen onun hayatına girdikten sonra Ares, daha farklı bir adama dönüştü. Onu yeni tanıdığın için farklılığı, ondaki değişimi ayırt edemiyorsun. Ama son on yılını onunla geçiren biri olarak söylüyorum ki; onu tanıdığımdan bu yana ilk defa gözlerinde bir ışıltı görüyorum. Her ne yapıyorsan başarıyorsun Beren. Onu karanlığından yavaş yavaş kurtarıyorsun. Bu zamana kadar bizim girmeyi başaramadığımız, surlar ile çevrili olan kalbinin, tam ortasında duruyorsun.

Biliyorum ki, böyle bir hayat senin için çok sancılı. Yaptığı şeyi kabul edemiyorsun ancak lütfen sabırlı olman gerektiğini unutma. Onu, o karanlık dünyasından tamamen kurtarabilmen için zamana ihtiyacınız var. Seni seviyor Beren, yaralardan çürüyüp, bitmek üzere olan kalbine rağmen, bu güne kadar kimseyi sevmediği kadar seviyor. Ben biliyorum ki, seni kaybetmekten korkuyor ve yaptığı şey nedeni ile karşında olmaktan utanç duyuyor. Sana ihtiyacı var Beren ve bunu tüm hücresine kadar hissediyor" onun sözleri ile gerçekten zamana ihtiyaçları olduğunu anımsadı Beren. O bir gecede her şeyi bir anda değiştiremezdi ki? Onun her daim elini tutacağını söylerken, neden şimdi daha ilk darbede yerle bir olmuştu?

Kendi odası yerine Ares' in odasına ulaştı adımları. İçeri girip, girmemek konusunda kararsız kalsa da, onun yanında olmak isteyen tarafı baskın gelip, kapıyı yavaşça aralamıştı. İçeri girdiğinde, onu yatağında uzandığını fark etti. Beren'in burada olduğunun dahi bilincinde değildi. Beren onun bakıştığı tavan yerine, bir savaş sahnesi izlediğini düşündü o an. Ufak adımları ile ona yaklaştı ve onun yanındaki boşluğa uzandı. Başını sevgilisinin göğüsü üzerine koyan Beren, onun kalp ritimlerini dinledi. "Özür dilerim" Beren'in kolunu kendi karnının üzerinde hissettiği sıra onun ağzından duydu. Bu anın gerçekliğini tartı aklında. Zira Beren' e karşı duyduğu ihtiyaçtan ötürü, bilinçaltı onu bir oyun oynuyor olabilirdi. Fakat burnuna dolan sevgilisinin eşsiz kokusu, bunu hiçbir hayalde var olmayacağını ona kanıtlar gibiydi. "Benim gibi bir adamdan özür dileme güzelim" başının altında olan elini, sevgilisinin saçlarında gezinmesi için görevlendirdi. Beren onun elinin altında daha da mayışıyordu. Şu an dünya üzerinde onlar yalnızca birbirinde huzur buluyordu. Tüm sorunlar, tüm sıkıntılar geri kalarak sarılıyorlardı birbirlerine. Yan yana olmak, nefes almak gibiydi. Tüm eksik parçaları tamamlanıyordu sanki.

"Benden uzaklaşma Beren. Sinirini benden çıkar, öfkeni bana kus ama her ne olursa olsun, benden gitme; hiçbir zaman gitmeyi de düşünme" yalvaran bir adamın sözleriydi bunlar. "Yüzümü görmek istemiyorsan, arkamı dönebilirm, canımı acıtmak istiyorsan hiç çekinme ama beni yokluğun ile sınama" sevgilisinin sözleri gözyaşları ile dinledi Beren. "Senin için, seninle savaşıyorum Ares. Senden sadece biraz daha gayret etmeni istiyorum. Ben her ne olursa olsun yanında olacağım. Ama tüm o yaptığımız konuşmanın, senin nazarında bir kıymeti olsun" bundan sonra böyle bir günü yeniden karşısına çıkar mıydı ki? Ares' i yine başkasının kanları içinde görür müydü?

"Yardımına ihtiyacım var güzelim, bana yeniden pansuman yapar mısın?" sözleri yalın bir halde ulaştı, sevgilisinin kulaklarına. Bu kabul ediyor demekti sanırım, diye düşündü Beren.

Beren onun eline pansuman yaptıktan sonra üzerini değiştirmek için odasına geçti. Odadan ayrılıp, koridora ulaştığında, Ares' in onu beklediğini gördü. "Aşağıya inmemişsin?" Ares' in bu yaptığına karşılık öyle bir ifade ele aldık ki yüzünü; onu görenler dünyanın en mutlu insanı sanardı. Fakat kendini pekte iyi hissetmiyordu. Sanki bir deprem yaşanıyordu içinde ama bunu dışarıya yansıtmamakta oldukça başarılıydı. Bodrum katında gördükleri onu daha fazla etkilemişti. Ares' in bir adamı öldürüp de, yanına geldiğini bilmek onun için kanayan bir yara gibiydi. "Seni bekledim" diye ona karşılık veren sevgilisi, elini ona uzatmıştı. Hiç beklemeden onun elini kabul etti Beren. Mutfağa girdiklerinde, diğerlerinin çoktan burada toplanmış olduğunu gördü çift. "Tam zamanında geldiniz. Masaya geçin, her şey hazır" İdil söylediğinde, Beren neşeli gördüğü bu ortamdan dolayı, kızların olayları bilmediğine yordu. Belki de böylesi onlar için en uygunuydu. Sanki midesini avucunda tutan bir el vardı ve büyük bir çalkantıya sebep oluyordu. Herkes masadaki yerini almış ve kahvaltısını etmeye başlamışken, bir Beren yapamıyordu, bunu. Masanın altında kalan elleri birbirine eziyet etmeye başladığında, bundan gözlerini ayırmadan izliyordu. Ancak Ares' de kahvaltıyla ilgilenmeyen diğer bedendi. Oda gözlerini Beren' in üzerinden ayırmadam izliyordu. Sanki hissetmiş gibi gözlerini ellerinin üzerinden ayırıp, başını kaldırdığında, Ares' in gözleri ile denk geldi. Dayanamıyordu Beren, midesindeki çalkantı her geçen saniye daha da artıyordu.

Karanlığın EfendisiWhere stories live. Discover now