61. Bölüm

93K 3.8K 269
                                    

Rüyalar âleminin kapısı açıldı ve yavaşça içeri girdi Beren. Bir ormanda buldu kendini. Karanlığın en koyu hali ile kuşanan bu orman nefes alınamayacak kadar korkunç görünüyordu. Beren' in adımları ilerlemeye başladığında, sanki onu bir yere ulaştırmak isteyen bir güç vardı. Adımları ilerleyip, sonunda bir evin varlığını gördü. Uzakta olan bu ev alevler içinde kalmıştı. Karanlığı bile delen ışığı ile koca evi çepeçevre saran koca kızıl alevlere şahit oldu. Beren evin pençelerinden bir yanardağdan sızan lavlar gibi dışarıya sızan alevlerden korktu. Etrafta gözleri birilerini bulma umudu ile gezinmeye başladığında, sanki bu koca ormanda kendinden başka hiç kimse yoktu o an. Ya evde birileri varsa; diye geçti aklından. Adımları biraz daha yaklaştığında, sıcağı öyle hissediyordu ki, gözlerine yaşlar birikmiş ve narin yanakları al al, olmuştu. Birkaç adım daha attığında, evin çevresini tellerin sardığını fark etti. Evi daire içine almış olan bu teller hem yüksek, hem de Beren' in gücü için fazlası ile sağlamdı. Telin çevresinde yürüyüp, yanan evin akıbetini izliyordu. Kapısı ve pencereleri açık olan ev, küle dönüyordu her saniye. Adımları hiç durmadan devam ederken, evin görüntüsünden ayrılmamış olan gözleri açık olan kapıdan içeride bir beden olduğunu gördü.

Adımları o saniye durmuştu Beren' in. Ancak evin içindeki beden öylece oturmuş ve alevlerin onu nasıl yaktığı izler gibi bir hali vardı. Beren, o bedenin Ares olduğunu fark ettiğinde; aklını titirdiğini sandı. Alevlerin sıcaklığı ile ısınmış olan tellere tutundu o an. Bir tava dolusu kızdırılmış yağında başından aşağıya döküldüğünü hissetti. Ellinin altında hissettiği sıcaklığı umursamazken, yüzüne vuran alevlerin sıcaklığı daha da yaktı canını, alevler daha da büyüdü gözünde. Telleri tüm gücü ile sarsmaya başladı o an. "Ares!" sesini duyan Ares' in gözleri ona dönmüş ancak yaptığı tek hareketlilik bu olurken, öylece oturmaya devam etmişti.

"Ares, yapma" deli kuvvetli ile sarstı, elini yakan telleri. Ancak hiçbir işe yaramadan tüm heybeti ile sevgilisi ile arasına set çekmişti, bu çelikten yapılmış olan teller. Gözyaşları yanalarını ıslattı. Hıçıkırları karıştı geceye... Gerçek mi, dedi Beren kendi kendine. Rüya mı? Eğer rüyaysa ne zaman uykuya daldım. Rüyada bu alevlerin sıcaklığı beni nasıl yakabilir? Gerçek değil, rüyadayım. Uyanacağım ve hepsi bitmiş olacak... "Ares" alevler artık gözlerinin önünde sevgilisinin bedenini esir almıştı. Bu nasıl kâbus diyordu kendi kendine. Telleri sarsan elleri hiçbir işe yaramazken, güçsüzlüğüne yandı Beren. "Ares, ne olur yapma" gözleri bakıp kül olmayı bekleyen bedenin karşısında daha çok yanıyordu Beren. Benim yüzümden, bana kızdığı için... Gözyaşlarının bu koca alevlere tesir edemeyişine lanet etti o an. Aşamadığı, elini yakan bu tellere lanet etti. "Ares" adını söylemekten vazgeçmeden onun gözlerine bakıyordu.

"Ares" Beren, o an korkuyla irkileren doğruldu yataktan. Beyni o an algılamaya başladığında, Ares' in odasına olduğunu fark etti. Elini kalbinin üzerine koyup, neredeyse sesi kulaklarına kadar ulaşan organın biraz olsun sakinleşmesini bekledi. Gördükleri gerçek değildi, bir kâbustu ve bitmişti. Derin birkaç nefes alıp, yanaklarını ıslatmış olan gözyaşlarını kuruladı. Yanında uyuyan sevgilisine ilişti gözleri. Az önce alevlere yem olan bedeninde gözlerini gezdirdi. Bu nasıl bir kâbustu? Korkuyla çarpan kalbine sözünü geçiremezken, sakin olmaya ve doğru nefes almaya çabaladı kendini.

Tekrar yatağa uzandığında, sevgilisinin uyuyan bedenine, kendini daha da yaklaştırdı. O görüntüler gitmiyordu, gözlerinin önünden. Gerçek olmadığı biliyorken, görüntüler fazlası ile bedenine tesir etmişti. Elini sevgilisinin yanağına çıkardı Beren. Nazik olmaya dikkat ederek sevgilisinin yanağını usulca sevdi. Onun bedenini saran alevlerin sıcaklığını sanki hala hissediyordu. Sevgilisinin yanağına dayadığı eli ile onun elini kendine çekip, dudaklarını hafifçe dokundurdu.

Karanlığın EfendisiWhere stories live. Discover now