68. Bölüm

74.1K 3.6K 243
                                    

Öğle saatleri kızlar restorana gelen müşteriler ile ilgilenmek ile meşguldü. Selin, Nilay ve İdil, siparişleri hazırlamak için mutfakta çalışırken, Beril ve Çağla ise özenle hazırlanmış olan siparişleri sahiplerine ulaştırma görevinin üstlenmişti. Adımları yeniden mutfağa yöneldi Beril' in. Telefonunun sesini duyduğunda, eline almıştı. "Beren arıyor" şaşkınlığı sesine yansırken, diğerleride onunla aynı durumda, yüzüne bakmıştı. "Efendim" aramayı yanıtladığında, onun sesini duymayı beklerken, meraklı gözlerin ilgi odağı olduğunun farkındaydı.

"Beril, beni okuldan alabilir misin?" anlayamadığı için yüzü karışık bir ifadeye bürünürken, bu durumu izleyen diğer kızlarda, endişeye kapılmasına neden olmuştu. "Elbette ama neden, şoför nerede?" Beril bu sözlerinin ardından daha da telaşa kapılan kızlar, telefondan Beren' in sesinin duyabilmek adına, ona birkaç adım daha yaklaşmıştı. "Bunu, sen gelince anlatırım Beril, lütfen sadece gel" kötü giden bir şeyler olduğu gün gibi ortadaydı. "Hemen geliyorum" telefonu kapattığında, gözleri ona korku dolu gözleri ile ona bakan kardeşlerine döndü. "Beren, onu okuldan almamı istiyor" "Neden?" onun sözlerinin ardından hiç beklemeden sordu Selin.

"Bilmiyorum. Yanına gittiğimde söyleyecekmiş. Ama sanki ağlamış gibiydi" hiçbir anlama sığmadan sözlerin ardından yüzüne baktılar onun. "Hadi, sen hemen git. Biz eve geçelim, siz de oraya gelirsiniz"Selin' in sözlerinin ardından yemek salonunda birkaç müşteri olmasına karşın, onlarından ardından hemen restorandan ayrılmayı hedefledi kızlar. Beril onu başı ile onayladığında, çıkmak için hızlıca hazırlanmış ve Beren'den istediği okulunun adresi telefonunda mesaj olarak bulunurken, adrese doğru yola koyulmuştu. Beren' in ses tonun ne kadar kötü olduğunun etkisi ile hayli meraklı ve endişe ile ilerliyordu Beril. Adrese ulaştığı sıra geldiğini haber vermek için Beren'i aradı. Kısa bir süre sonra ise Beren aramayı yanıtlamıştı. "Beren, ben girişteyim"

"Hemen geliyorum" onun gelmesini beklerken, endişesinden dudaklarını kemiriyordu. Beril, Beren' in ona gelen bedenini görmüştü. Başı yere eğik hali ile ona doğru yaklaşan bedenin garipliğini fark edebiliyordu. Ancak öylece yanına ulaşmasını bekledi. "Beren neler oldu?" yanına yaklaşmış olsa da, Beren beklememiş ve arabaya doğru devam etmişti. "Önce arabaya binelim, anlatacağım" sesi onun kulaklarına ulaştığında, söylediğini yapmaktan başka şansı yoktu.

"Beren, korkutuyorsun ama beni" onun arkasından isyan dolu bir ses ile dile getirdiği sıra Beren' in tek yaptığı; hızlı adımları ile arabaya ulaşmaktı. "Beren artık söyle, lütfen" Beren önce başını kaldırdığında, eli ile saçını bir omzunda toplamıştı. Beril' in gözleri o an; sol elmacık kemiğinin üzerinde, üç parmak büyüklüğündeki morluk ile göz göze geldi. "Aman Allah' ım, yüzüne ne oldu böyle?" gözleri kocaman bir hale gelmişken, sanki dehşete tanık oluyor gibi bir ifade hâkimdi yüzünde. "Bir kızla tartıştığım sıra itiş kakış esnasında masaya çarptım. Diğerlerine de anlatacağım, sen de onlarla öğrensen olmaz mı Beril?" maruz kaldığı bu kötü durum karşısında, Beril onun üzerine gitmek istemedi. "Pekâlâ, tamam"

"Gitmeden önce otoparkta bekleyen şoföre, onunla gitmeyeceğimi söylememiz lazım"

"Tamam, ben hallederim"sözlerinin ardından arabadan inmiş ve okulun otoparkını bulduktan sonra gözleri etrafta şoförü aramak için gezindi. "Beril Hanım" arkasından gelen ses ile irkilen Beril, arkasını döndüğünde görmeyi beklediği şoför ile göz göze gelmişti. "Bir sorun mu var, efendim?" karşısındaki adam, en az sevgilisi kadar uzundu ve Beril, bu tedirgin hali ile onun pek fazla dikkatini çekmemeye çalışıyordu. "Beren benimle gelecek, sen gidebilirsin" "Ares Beyi, bu durumdan haberdar ettiğiniz mi, efendim?" durup derin bir nefes alan Beril, düşünmek için zaman kazanmaya çalışıyordu. "Hen-" onun uygun bahaneyi bulmasına fırsat tanımayan adam, paltosunun cebinden telefonunu çıkardı ve Ares'i arayıp, onun aramayı yanıtlamasını beklemeye başladı.

Karanlığın EfendisiWhere stories live. Discover now