32. Bölüm

127K 5.5K 243
                                    

Saatler ilerlemiş ve artık gece yarısını bulmuştu. Tüm bireyler odalarına çekilip, kendini uykunun kollarına atmak için hazırlanıyordu. Beren Ares ile yaşadığı o mucizevi anlardan sonra odasına çekilirken, ayakları yere basmadan ilerliyordu. Uykuya dalmak için gözlerini örttüğünde, o an aklına gelen şey ile hızla açtı gözlerini. O söz verdiği gibi yarası ile ilgili her şeyi anlatmıştı. Ancak Ares elindeki yaradan söz etmemişti. Yarın ilk iş olarak bunu sormak istedi o an. Yeniden kapanan gözleri, kısa bir süre sonra yeniden aralandı. Ancak Ares o an ne yazık ki evde değildi. Aile bireyleri uyumak için odalarına çekildiğinde, kimseye haber vermeden depoya doğru yola koyulmuştu.

Diğerlerinin uyumuş olduğunu düşündüğü bir zaman evden ayrılıp, arabasına bindi. Azrail olup, görevini yerine getirmek için depoya doğru yola çıktı. Şu an yatağında yatıp, yarın yapacağı iş ile ilgileri olan şeyleri planlamalıydı. Bu Beren' e ihanet ediyormuş hissi de, hiç var olmazdı. Ancak bu tahsilatı Ares, yapmak zorundaydı. Ares bu adamı bir an evvel yok etmeliydi. Depoya vardığında herhangi bir yere bıraktığı arabasından indiği sıra telefonunu orada bırakmıştı. Ares adımları, bu dünydan başka bir pisliği daha temizlemek için ilerliyordu. Ares' in dünya üzerinde en asli görevi buydu.

Tüm bu zaman içerisinde Beren bir türlü uyuyamamıştı.

Onun elindeki yarayı neden tazelediğini fazlası ile öğrenmek istiyordu. Bedeninde birçok yara taşıyan bir adam, artık huzur dolu bir ailenin içerisindeyken, neden kendi elleri ile kendini kanatırdı. Uyumuştur diye geçti aklından. Ancak en nihayetinde, yatağından kalkıp, odasından ayrıldı. Kızabilir, tersleyebilir, ya da dahası kötü bu saatte odasına girdiği için onu yanlış anlabilirdi. Merak kediyi bile öldürürmüş... Kafası bununla meşgulken, tüm gece uyuyamazdı. Hem kabahatli olan Ares' di. Neden o an anlatmamıştı ki, bunca merakın içinde neden bırakmıştı onu. Kapıyı aralayıp, içeri girdiğinde, gözleri boş yatağı gördü. O an uyumamış olmasına sevinse de, banyoda olabileceği için içeride biraz daha ilerleyip, banyo kapısına doğru ilerledi. Ancak aralıklı kapı, ışığın kapalı olduğunu gösterdiğinde, orada da, olmadığını fark etti. Mutfakta yoktu, kütüphanede yoktu, sinema salonunda yoktu. Ön bahçeye bile baktı, orada da yoktu.

Daha önce girmediği bir yer olan oyun odası olarak adlandırılan odaya girdiğinde, orada da aradığı bedeni bulamadı. Ancak odada aşağa kata inen gizli bir merdivenin varlığını, odada Ares' in aramak için göz gezdirdiğinde fark etmşti. Adımları oraya ilerlediğinde, biraz temkinliydi. Neden böyle gizli bir merdiven ile aşağıya iniyorlardı? Oradan ne olabilirdi ki?

Ürkek adımlarla, bodrum katına ulaştı. Uzun bir koridara ulaşmıştı Beren. Karşısında ise üç ayrı kapı vardı. İlk oda, spor aletleri ile dolu bir odaydı Ares burada da, yoktu. İkinci kapıyı araladığında; diğer odada rahatlamış olmasının yanında, korku sardı bedenini. Ares burada yokken, buranın bir toplantı odası olduğunu anlamıştı.

Büyük bir masa ve üzerinde birçok kâğıt vardı. Fazla kasvetli bir odaydı. Odanın köşesinde kalan başka küçük oda vardı ki, Beren onun tuvalet olduğunu düşünerek, ilerledi. Kapısını araladığında, saniyesinde pişman olmuştu. Arkadaşı Derya' nın anlattığı o aile ile Ares' in ailesi birbirinden çok farklıydı sanki. İçlerine karışıp, onlarla samimi olduğunda bu düşüncesini daha çok benimsemişti. Ancak şuan aslında kim olduklarını kavrıyor gibiydi. Oncalarca, büyüklü, küçüklü silahlarla doluydu oda. Bunları adam öldürmek için kullanıyorlar diye geçti o an aklından. Bir an evvel çıkmak istedi, bu odadan. Fakat hamle yaptığı sıra farklı bir sarsıntı daha bekliyordu. Göremediği, giriş kapısının hemen yanındaki duvarda, baştanbaşa uzun bir pano vardı.

O an nefesini tuttu. Birçok resimler, tarihler, onlarca tutturulmuş, not kâğıtları... Adımları yaklaşıp resimlere baktığında, farklı insanların, yüzlerinin üzerinde kırmızı bir kalem ile çizilmiş olduğunu gördü. Hemen yanlarında ise adamların kan kaplı, ölmüş bedenleri... Gezinen gözleri heybetli bir dolap ile karşılaştığında, sıra ile dizilmiş, onlarca mavi dosya vardı. Bu işi ne kadar ciddiye alıp, kafa yorduklarını yeni fark ediyordu Beren. Midesini kasıp, kavuran ağrı ile nasıl başa çıkacaktı. Koşar adımları ile bulunduğu katı terk etti. Titreyen bedeni ile mutfağa ulaştı. Kendine bir pardak su doldurup, pencereden dışarıyı izledi.

Karanlığın EfendisiWhere stories live. Discover now