"Ben size onu emanet ettim. Onunla birlikte siz de evladım dedim. Bunca adam varken, ben onun yanında olsun diye sizi seçtim. Ama s-"onun şiddetle çınlayan sesini, Ares' in öksürükleri bölmüştü. "Can, hemen banyodaki çöp kovasını getir" Mert' in sözlerini duyan Can, banyoya koşarken, diğerleri de Ares' in yanına ilerlemişti. Yüreği oğlunun haline parçalanan bir baba feryadı duyuldu o an odada. "Ares ne olur aslanım, kendine gel. Aç gözlerini Ares, korkutma babanı oğlum" onu duyamayan, onu hissedemeyen oğluna yalvaran bu babanın çaresizliğina bakıp, kaç gözyaşı süzüldü, kardeşlerin gözlerinden. Yanlarına yetişen Can, çöp kovasını Ares' in yanına getirdi. Vücut ısısı her geçen saniye düşüyor ve bedenini sarsan bir titreme baş göstermişti. Bilinci yerinde değildi, o an sol avuç içinde yarasından akan kan ise yatağını boyna kirletirken, kimse teleştan bunu görmüyordu.

"Doktor nerede kaldı, Can?" "Birazdan burada olur Mehmet amca, gelmesi yakındır" onun gözleri de kardeşleri gibi Ares' in üzerindeydi. Sanki gözlerini onun üzerinden ayırırlarsa, o yatak o an boş kalacaktı.

Mehmet Beyin elinde birçok imkânı vardı. Elde edemeyeceği, sahip olamayacağı şey yoktu. Ancak oğlunun ufakcık bile olsa, gözlerini aralamaya kudreti yoktu.

Doktor Ahmet, Mehmet Beyin kadim dostu ve fazlası ile güvendiği bir adamdı. İşini büyük bir titizlikle yapıyor ve bu konuda oldukça başarılı biriydi. On yıl önce ölmüş bir bedenden hiçbir farkı kalmamış olan oğlunu, bu doktora emanet etmişti. Ahmet Bey, Ares ' in o halini normal bir insana dönüştürerek büyük bir mucize başarmıştı. Yaklaşık olarak iki sene gibi bir zamanda Ares yatağından, ayaklanabilmişti. "Ne oldu ona?" yatakta yatan bedene doğru yaklaştığında, gözleri meraktan, onun tüm bedeninde geziniyordu. "Bir anda bayıldı" Egemen' in yorgun çıkan sesinin ardından Doktor Bey çoktan Ares' i muayene edebilmek için çantasını çıkarmıştı. İşine odaklanıp onu muayene ederken, yatağı kaplayan kırmızı lekeyi o an fark eden tek kişiydi. Zira diğerleri için bu görüntü alışıldık bir durumdu. Bu kırmızılığın sebebi bulmaya çalışan Doktor Bey, sonunda onun elini avucunun içine alıp, elindeki koca yaraya baktı. Hani bir anda önüne çıkan şeyin ne olduğunu anlamadan korkar, öylece kalır ya bir insan; Doktor Beyde, bu yaraya öyle bakıyordu. Korku dolu ve anlamayan aklı ile...

"Bu yarada ne?"

"O yarayı, hatırlıyorsan on yıl önce de yapıyordu" baygın oğlunun durumuna kahrolan Mehmet Beyin sözleri normal bir şeyden bahder gibiyken, Doktor Beyin ifadesi öfkeye dönüşmeye başlamıştı. On yıl önceki yaranın hala nasıl taze kalıp, kan akıttığına o an gerçekten anlayamadı. "Yani sen diyorsun ki; bu yara on yıl önc açılan ve hala böyle tazeyken, kan kaybeden bir yara. Neden iyileşmedi bu yara Mehmet? Nasıl bu yara bu halde olabilir?" yataktan kalkan Ahmet Bey, karşısında yıkılmış gibi enkaz gibi duran Mehmet Beye yaklaştı. "Bu yarayı taze tutan, Ares mi yoksa?" ses tonun yüksekti zira on yıl öncesine ait olan bir yaranında Ares bedeninde hala neden var olduğunun hesabını soruyordu.

"Onun doktoru ile görüşmeliyim. Kullandığı ilaçları, izledikleri tedaviyi öğrenmeliyim" tekrar Ares' in yanına ilerlediğinde, kardeşler sessizce birbirleri ile göz göze gelmişti. Doktor bey yeniden Mehmet Beyin bir fısıltı gibi kulaklarına ulaşan sesini duydu. "Ares bir doktor olarak en son seninle görüştü. Bu da on yıl önceydi işte. Biz onun elinde ki yaraya bile bakamıyoruz" on yıl önce ölü bir adamı diriltip, babasına teslim etmiş olan Ahmet Beyin öfkesi daha da büyüdü. İnanamaz gözlerle baktı kadim dostuna. Hatta o an yüzüne bile tükürmek üzereydi.

"Sen ne biçim bir babasın Mehmet, nasıl bu kadar ihmalkâr olabilirsin?" iki elini yana açarken, tüm odada onun öfkesi kol geziyordu. Karşısındaki babanın ne halde olduğu umurunda bile değildi. "Biz, bir ölüyü yeniden dirilttik Mehmet. Ondan sonraki hayatını nasıl sadece iki senelik tedavi ile geçirebilir bu adam?" hayretler içindeydi adam. "Kriz geçiriyor mu?" gözleri yatağında öylece yatan Ares' in üzerinde geziniyordu. "Evet" gözkapakları bir örtü gibi indi gözlerinin üzerine. Öfke yerine acıyan bir yerleri vardı sanki. "Sakinleştici ilaçları almaya devam ediyor mu?" elindeki yarayı incelediği sıra akan kanı durdurmak için bir çabaya girmişti.

Karanlığın EfendisiWhere stories live. Discover now