"Noldu Burcuya?" Hande koşarak Burcunun yanına geçip eliyle alnını okşadı. Tolga sinir ve beklentiyle yüzüme bakıyordu.

"Saldırıya uğradı ve epilepsi krizi geçirdi, bayıldı. Eve girdiğimde onu bu halde buldum. Murat pisliği yaptı diye düşünüyorum. Çünkü Burcu beni aradığı anda Simge nasılsa yanımda oluştu ve telefonu elimden alıp Burcuya bir kaç laf edip kapattı." Her dediğim sözle öfke beynime daha da oturuyordu. Tolga da aynı benim durumumdaydı.

"Berk, senin artık şu gerizekalı eski sevgilini halletmen lazım, yoksa ben gidip saçını başını yolup eline vereceğim" Hande çığlık atarak söylediğinde başımı salladım.

"Biliyorum, Hande. Ben de şimdi ikisinin işini halletmeye gidiyorum-"

"Ben de geliyorum. O Murat denen herife ders vermeyin zamanı geldi artık, geçiyor bile!" Tolga sinirle dediğinde omuzlarımı silktim.

"Tamam, gel. Hande sen Burcunun yanında kal. Doktor sabaha kadar uyanmayacağını söyledi ama, yine de bir şey olursa hemen beni ara!"

"Tamam, siz de dikkatli olun, başınıza bela açmayın" Hande endişeyle kaşlarını çatıp dediğinde Tolga ona yaklaşarak yanağını öptü.

"Merak etme sen, canım. Hadi, Berk, gidelim"

İkimiz de hastaneden çıkıp benim arabama bindik.

"İlk nereye?"

"İlk Simgenin işini bitiriyoruz" dişlerimin arasından dediğimde Tolga soğukça gülümsedi.

"Güzel. Hadi başlayalım o zaman." Arabamı çalıştırıp ilk önce evimize doğru sürdüm. Tolgayla beraber eve kalktığımızda nefesim kesildi. Her yatak odasına girdiğimde artık Burcunun o halini hatırlayacaktım. Onun o hali hiç bir zaman gözümün önünden gitmeyecekti. Kafamı sallayıp yatağın yanındaki dolapı açarak deri ceketimin cebinden o CDyi çıkarttım. Arkamı döndüğümde Tolga kaşları çatık şekilde bana bakıyordu.

"O ne?"

"Simgenin hayatını karartacak bir delil. Bu günden sonra bizim dünyamızda Simge Birben diye biri kalmayacak artık. Hadi gidelim" diyerek hızla evden çıkıp yeniden arabaya bindik. İlk önce evin yakınlığındaki postanede durup CDyi ulaşacağı adrese göndermeleri için teslim ettik.

"Muratı nasıl bulacağız?" Tolga sorduğunda sinsice gülümsedim.

"Onun yerini de bilen bir tek insan var, o da Simge. Yani şimdi ona gidiyoruz"

"Güzel, en azından içimde tuttuğum zehrin bir kısmını ona akıtabilirim" Tolga dediğinde ikimiz de güldük. Öfkeden artık ikimizin de sinirleri bozulmuştu. Bıkmıştım artık. Bizimle uğraşmalarında bıkmıştım ve artıl hesap zamanı gelmişti. Simgenin evinin önüne vardığımızda sinirim bire beş arttı. Hızla arabadan inip kapısına yürüdüm ve durmadan zili çalmaya başladım. Açtığında bir anlık bizi karşısında görünce şaşırdı sanki.

"Berk, Tolga, sizin ne -"

"İstersen masum ayakları yapma, Simge, Muratla yaptığın plandan haberimiz var" Tolga dediğinde Simgenin gözleri büyüdü.

"Ben... Ben ne dediğinizi bilmiyorum"

"Yapma, Simge, istersen kendini komik duruma düşürme. Şimdi, beni delirtmeden söyle, nerde o şerefsiz?" Dişlerimin arasından söyledim. Simge kafasını salladı.

"Bilmiyorum, Berk, neden bahsettiği-"

"Sana NERDE dedim?!" Birden bağırdığımda yerinde irkildi.

"Ya sen güzelce söylersin, ya da seni mahvetmekle bitirmez, bu şehirden yollarım Simge. Şimdi söyle!"

"Berk, valla o beni mecbur etti, tehdit etti-"

"Bence sen sus Simge, konuştukça batıyorsun. Güzel güzel o adamın yerini söyle,insanı hasta etme. Rezil ediyorsun kendini, bir az saygın olsun!" Tolga birden bağırdığında Simge ağzını kapattı. İkimiz de sert bakışlarla ona baktığımızda derinden nefes alıp gözlerini aşağı dikti.

"Ev adresini biliyorum" diyerek içeriye girip bir kağıtla geri döndü. Bana uzattığında sırıtarak kağıtı elinden aldım.

"Güzel. Teşekkür ederim, Simgeciğim. Ha bu arada, artık kariyerinle vedalaşabilirsin. Bu gün son gününü yaşıyorsun. Hadi hoşçakal" Tolgayla ikimiz de sırıtarak evden çıktığımızda Simge hala arkamızca bize bağırarak yalvarıyordu. Tolgayla el çaktıktan sonra yeniden arabaya bindik ve Simgenin verdiği adrese gittik. Eski bir evin karşısında durduğumuzda pencerelerde ışık vardı. Yani pislik evdeydi.

"Plan ne?"

"Sen telefonunda ses kayıtı açık koy, ne pahasına olursa olsun, itiraf etmesini sağlayacağız ve sonra da polise teslim edeceğiz" sinirle dediğimde Tolga onayla başını salladı. Arabadan inerek kapıya doğru gittik. Tolga telefonunu çıkarıp seskayıtını aktif duruma getirdi ve birlikte kapıyı vurmaya başladık. Bir kaç saniye sonra pislik kapıyı açtığında bizi orada görünce kapatmaya çalıştı, ama elimle kapıyı iterek direk yakasına yapıştım.

"Sen nasıl aşağılık adamsın, lan?! Korkak herif. Ne istedin o kızdan? Sana uzak duracaksın demedim mi? Pislik!" Yüzüne bağırarak ağzına bir tane yumruk çaktım. Yere düştüğünde yeniden yakasından yapışarak ayağa kaldırdım ve bir tane kafa attım. Sonra Tolgayla birlikte onu yerden kaldırıp koltuğa fırlattık. İniltiler içinde burnunu tutarak kıvrılıyordu.

"Şimdi öt bakalım, neden yaptın?!" Tolga sinirle bağırdığında adam manyakça gülmeye başladı. Yeniden ona doğru yürümek istediğimde Tolga kolumdan tutup kafasını salladı.

"Ben hiç birşey yapmadım. Neden bahsettiğinizi de bilmiyorum"

"Lan, sen ne şerefsiz insansın, kızın hayatını mahvettin, senin yüzünden kriz geçirdi,lan! Seni öldürmeden söyleyeceksin ne yaptığını! Yoksa elimde gebereceksin!" Tehditle söylediğimde korkak gözlerle bana baktı. Ama hala ağzını açıp bir şey söylemiyordu. Tam da yeniden bir kafa atacakken, Tolga beni önledi, adamın omuzundan yapışıp ayağa kaldırarak boğazına yapıştı.

"Geberteceğim seni, kaç yıldır düşmedin kızın yakasından, hep arkanda toparladım, ama bu defa çok ileri gittin. Öldüreceğim seni!" Boğazında daha sıkı yapışarak Tolga nefretle söylerken adam çırpınıyordu. Yüzü kıpkırmızı kızarmıştı.

"Yaptım! Ben yaptım" boğularak söylediğinde Tolga onu yeniden koltuğa iterek devam etmesini bekledik. Boğazını tutarak öksürmeye başladı ve kırmızı suratıyla bize doğru döndü.

"Yaptım evet. Nefret ediyorum ondan! İstediğim her şeye sahip. Para, ünlülük, kariyer, her şeye sahip! Hayatını karartmak istedim, tamam mı? Epilepsisini tetiklemek için plan yaptım. Bu arada eski sevgiline de teşekkür ederim, Berkçiğim. Bana çok yardımı dokundu. Burcu da hemen etki altına girdi tabii. İki tokat attım, artık kendini kaybetmişti, bayıldı gitti. Ben de daha da çok rezil olması için kıyafetlerini yırttım. Nasıl bir hiss Berk? Sevgilinin başı dertteyken yanında olmaman nasıl bir hiss? Hele eski sevgilinin parmağında var bu işde. Acıyorum sana. Burcunun yüzüne nasıl bakacaksın?" Kahkaha atarak dediğinde kendimi tutamadım. Bir anda adama daldım. Arka arkaya yumruk atarak ağzını burnunu patlattım. Tolga beni durdurmasaydı çoktan herifi gebertmiştim. Tolga beni ondan ayırdığında adam nerdeyse baygındı.

"Berk, tamam, tamam dur, sakin ol, bitti. İtiraf etti artık. Her şey bitti. Polise teslim edip Burcunun yanına gidelim artık. Seni affedecek, merak etme. Bitti her şey" Tolga sakince söylediğinde duvara yaslanıp kanlı ellerimle yüzümü tuttum. Derin derin nefes alıp öfkeden delicesine atan kalbimi durdurmaya çalıştım. Doğru söylüyordu. Her şey bitmişti. Artık hayatımızda ne Murat, ne de Simge vardı. Geriye sadece bir soru kalmıştı.

Burcu beni affedecek mi?

Evet, yeni bölümle geldim :) Bu arada arkadaşlar, bu hikayenin artık 4-5 bölümü kaldı. Bitmesine az kaldı. Artık Muratla Simgeyi de kapattığımıza göre hikaye yavaş yavaş tamamlanmaya başlıyor :) Umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Çok öpüyorum sizi❤️

Bir sonbahar hikayesiWhere stories live. Discover now