kırk altı

7.6K 408 29
                                    

İyi okumalar!

**

Gözlerimi sıkıca kapatmış bir şekilde beklerken oturduğum tarafın camına vurulduğunu duyunca sıçtığımı anladım.

Buyurun cenaze namazına.

*

Korkuyla tek gözümü açıp tıklanan cama baktım. Gördüğüm kişiyle derin bir nefes vererek yattığım yerden doğrulmadan camı aşağı indirdim. Çağıl sorgularcasına yaptığım şeye bakarken gergin olduğumu belli eden şekilde gülümsedim.

"Su, ne yapıyorsun?" diye sordu içeriye doğru eğilerek.

Sessiz olmaya çalışarak ona durumu açıkladım. "Babam burada, önümüzdeki araba babamın arabası. O geldi sandım neden sessizce geliyorsun!"

"Nasıl gelebilirim Su? Baban fırına girdi selamlaştık şu an seni göremez." yine de yakalanma korkusu yüzünden yerimden kalkmadım. Her an gelebilirdi.

"Sen neden geldin?" diye sordum konuyu geçiştirerek.

"Simit ve biraz börek aldım yanında ne içmek istersin diye sormak için gelmiştim."

"Soğuk çay içerim." kafasıyla onayladıktan sonra kafasını arabanın içinden çıkardı. Gideceği sırada ona seslendim. "Çağıl, bekle parasını vereyim." duymamış gibi yaparak arkasını dönerek gitti. Ben de hemen camı kapatarak gözümü biraz dinlendirmek için gözlerimi kapattım. Ders çalışmak için gece geç saatlere kadar durduğum için gözlerim yanıyordu. Uzun zamandır dershaneye gitmediğimi fark ettim. Evde deneme çözdüğüm için sorun etmeyerek düşünmeyi bıraktım.

Uzandığım yerden radyoya uzandım, Türkçe şarkı açarak sesini arttırdım. Ozbi - Geceyi Anlatmış çalıyordu. Gülümseyerek şarkıya eşlik ettim.

Onunlayken
Yaşarsın bak harbiden
Ayaklanmış
Umutlar gibi

Şarkıyı mırıldanırken Çağıl'ı düşündüm. Çünkü şarkıyı dinlerken aklıma direkt onun yüzü geldi.

Onunla birlikten gerçekten yaşadığımı hissetmeye başlamıştım. Yaşadığım stresi veya kötü herhangi bir düşünceyi onu düşünerek aklımdan def edebiliyordum. Onun yanında olmak iyi geliyordu, sadece onu düşünmek bile beni huzurlu hissettirmeye yetiyordu. Sanki kalbim önceden taş gibiymiş de o gelince pamuk şeker olup tatlanmış gibiydi. 

Onu düşünürken ağırlaşan gözlerimi daha fazla açık tutamayarak kapattım. O gelene kadar biraz gözlerimi dinlendirebilirdim.

**

"Su." yanağımda hissettiğim şeyle homurdanarak gözlerimi açtım. Gözümü açar açmaz Çağıl ile göz göze geldim. Yanağımı okşayarak beni uyandırmıştı. Bir saniye, ben sadece iki dakikalığına gözümü kapatmıştım. Uyuyakalmayı nasıl becermiştim?

"Uyumuş muyum ya?" diyerek yerimde doğruldum. Çağıl bana yardımcı olarak koltuğu yukarı kaldırdı. Sırtım koltukla buluşunca etrafıma baktım. Beni ilk buluşmamızda getirdiği uçurum kenarına getirmişti. "Buraya ne zaman geldik?" diyerek Çağıl'a döndüm. 

"Yaklaşık 10 dakika önce geldik. Çok güzel uyandırmaya kıyamadım ama aldıklarım soğuyacak sıcak sıcak yiyelim." kafamla onayladıktan sonra camı açarak arabanın içine temiz havanın girmesini sağladım. Emniyet kemerini çıkararak rahat bir pozisyona geçtim.

Çağıl poşetten aldığı kahvaltıkları çıkardı. Yiyecek bir şey görmek aç olduğumu hatırlamamı sağlamıştı. Konuşmadan ikimizde aç karnımızı doyurmak için yavaşça önümüzdekileri yemeye başladık. Bir simitin yeteceğini söylemiştim ama beni dinlemeyerek birkaç şey daha almıştı. İyi ki dinlememişti yoksa ikimizde aç kalacaktık. Hiçbir şey kalmayana kadar yedik. Midemin dolduğunu hissetmek beni mutlu etmişti. Çöpleri poşete koyduktan soğuk çayımı açarak içmeye başladım. Yemek yerken asla bir şey yiyemezdim her zaman yemekten sonra içmek istediğim şeyi içerim. Çünkü bir şey içince çok çabuk doyduğum için yemeğim hep artardı.

Çağıl ile gülümseyerek birbirimize baktık. İkimizde yemek yedikten sonra kendimize geldik. Yüzümüzün renginin değiştiğine dair bahse girebilirim!

"Karnımızı da bir güzel doyurduk." diyerek karnını okşadı. Bu haline gülerek kafamı salladım.

"Bak bu seferlik senden oldu ama bir dahakine kabul etmem!" dedikten sonra işaret parmağımı salladım. Elimi tutarak aşağı indirdi. Elimi bırakmazken konuştu.

"Sana buluşmayı teklif eden benim bir de sana mı aldıklarımı ödeteceğim."  yalandan kaşlarını çatarak baktı.

"Olsun, en azından yediğim kadarını ödeseydim." bu sefer ciddi olduğunu bildiğim şekilde kaşlarını çattı.

"Su, benimleyken paranın hesabını yapma lütfen." kendimi savunmak için dudaklarımı araladığım sırada bana izin vermedi. "Bugün burada çalışmak ister misin?"

"Olur! Temiz havada ders çalışmak iyi gelir. " diyerek onu onayladım. Elimizi ayırarak arabanın kapısını açtı. O inince bende peşinden indim. Arka kapıyı açtıktan sonra çantamı alarak Çağıl'ın yanına yürüdüm. Benim yanına varmamı beklemeden yanıma gelerek omzumdaki çantamın askısını çekip kendi omzuna astı. Çağıl ile birlikteyken buna alışmam gerekiyordu sanırım.

"Ben taşıyabilirim aslında." diye mırıldandım.

"Ağır değil zaten ben taşırım." kolunu omzuma atarak beni kendisine çekti. Bende kolumu beline sardım. Her zamanki gibi adımlarımıza bakarak benimle uyumlu yürüdüğünü fark edince gülümsedim.

"Neden benimle aynı adımları atıyorsun." diye sordum kendimi tutamayarak.

"Hoşuma gidiyor." dedi. Bana bakıp göz göze gelmemizi sağladı.

"Tek sebebi bu mu?"

"Seninle aynı şeyleri yapmak hoşuma gidiyor. Sana ayak uydurmak, seninle aynı yürümek hatta seninle aynı nefesi almak bile çok hoşuma gidiyor Su." diyerek bana döndü. Gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Bendeki etkisinin farkında mıydı?

"Su, benim çok hoşuma gidiyorsun. Neden bu kadar geç geldin?"

"Çağıl ben geç gelmedim, seni beni geç gördün." dedim lise zamanlarını hatırlatarak.

"Emin ol, senin çok uzun zamandır farkındayım. Seni zaten görüyordum, hissediyordum. Bunun doğru olduğunu düşünmemiştim." dedi bana bir adım atarak.

"Biliyorum, seni bunun için suçlayamam."

"Sana söz veriyorum, kaçırdığımız tüm zamanı telafi edeceğim Su."

"Bunu da biliyorum." diyerek güldüm. O da güldü.

"Seni çok sevdiğimi de biliyorsun, değil mi?" kafamla onayladım.

"Tabii ki biliyorum. Sen de seni çok sevdiğimi biliyorsun." aramızdaki mesafeyi kapatmak için bir adım daha attı.

"Biliyorum, sen de bana aşıksın." söylediği şeye gülerek gözlerine baktım.

Çağıl'ın gözleri ise gözlerim ve dudaklarım arasında gidip geliyordu. Yutkunarak ona baktım.

"Ben dayanamayacağım, öpüyorum." cevap vermemi beklemeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ne yapacağımı bilemeyerek tuttuğum ellerini bırakarak bir elimi yanağına diğer omzuna koydum. O da belimden tutarak kendi vücuduna yapıştırdı. Şoktan çıktıktan sonra dudaklarımı arayalarak ona karşılık verdim.

Çağıl bana neler hissettirdiğinin farkında mıydı acaba? Onu öperken tek düşündüğüm şey artık onsuz yapamayacağımdı. 

Kalbim kalbine kilitlenmişti bir kere. Anahtarı da kilidin hiçbir zaman açılmaması için saklamıştım. Benim bile bulamayacağım bir yere.

***

Bölüm sonu.

Bölümde herhangi bir hata varsa kusura bakmayın geç saatte yazdığım için gözümden kaçmış olabilir.

Ve günde bir bölüm atmaya çalışacağım artık. Neyse saat yine gece 4'ü bulmuş. bölümü atıp uyumaya kaçıyorum ben!

Okuyan herkese teşekkür ederim,

Seviliyorsunuz!

Seni Seçtim |yarı texting✓Where stories live. Discover now