otuz beş

11.3K 657 228
                                    

iyi okumalar!

**

Zile basarak geri çekildim. Yaklaşık iki dakikadır İkra'nın kapıyı açması için kapının ziline basıyordum. Çağırıp kapıyı açmaması sinir katsayımın yükselmesine sebep olmuştu.

Tam sinirle yumruk yaptığım elimi kaldırıp kapıya sallamıştım ki kapının açılmasıyla elim boşlukta savruldu. Dengemi sağlayamayarak açılan kapıdan içeriye dalmıştım.

"Hop! Dikkat et." diyerek ıslak kollar belime sarıldı. Kolların sahibine bakmak için kafamı kaldırmıştım. Tanıdık gözlerle karşılaşınca göğsünden yavaşça ittirerek onu kendimden uzaklaştırdım.

"Şey, İkra ev boş demişti." diyerek bakışlarımı yere indirdim. Onu ateşi çıktığı zaman çıplak görmüştüm ama sapık olduğumu düşünmesini istemezdim.

"Evet ev boş, yani sadece ben varım. İkra ve annem İsmet'e alışveriş yapmak için yarım saat önce evden çıkmışlardı." onu kafamla onayladım.

İkra beni oyuna getirmişti. Ona yapacağımı biliyorum!

"Neyse, ben gideyim o zaman. Rahatsızlık verdim kusura bakma." arkamı dönüp gideceğim sırada bileğimden tutarak beni durdurdu. Beklemediğim hamle karşısında başım bileğimi tutan eline döndü. Ardından ona döndüm. Sorgularcasına baktığımı görünce bileğimi yavaşça bırakıp ensesini kaşıdı.

"Yalnızım istersen içeri gelebilirsin." bir saniye, evde kimse yokken beni eve mi davet ediyor?

"Evde kimse yokken gelmem ne kadar doğru?"

"Haklısın. Aslında yardıma ihtiyacım vardı." dedi. Kaşlarımı çatarak devam etmesini bekledim. "Ütü yapmam lazım ama daha önce hiç yapmadım. Yardımcı olabilirsin diye düşünmüştüm."

Gülümseyerek ayakkabılarımı çıkardım. Yardım edeceğimi anlayınca kapının kenarına geçerek bana yol verdi. Kapıyı kapattıktan sonra peşinden yürümeye başladım. Odasının önüne gelince arkasını dönüp bana baktı.

"Sen nereye geliyorsun?"

"Ütü yapmayacak mıyım?" gülerek başını iki yana salladı. Benimle eğleniyor musun oğlum?

"Üzerimi giyinmeme de yardım etmek istersen hayır demem."

"Aman görmediğim şey m-" söylediğim şeyi fark edince gözlerim kocaman açıldı. Ne diyorum ben?

"Yok canım kendin giyin tabi. Kapıda bekliyorum ben. " diyerek olduğum yere çöktüm. Kafasını iki yana sallayıp güldükten sonra odaya girip kapıyı kapattı.

Ütü yapmayı bilmediğimi ona söylemeli miydim? Neyse, ne kadar zor olabilir ki?

*

Kısa süre sonra Çağıl odasından elinde ütülenecek kıyafetlerle çıkmıştı. Birlikte ütü ve masasını arıyorduk.

"Bence ütü masası gardırobun arkasındadır. Yani bizim evde öyle." diyerek Birsen Abla'nın odasına doğru çekiştirdim Çağıl'ı.

"Orada ne işi var?" diye beni sorgularken gardırobun yanına gelmiştik. Ütü masasını dediğim yerde bulunca gülerek Çağıl'a döndüm.

"Ütü masasısın evdeki tek yeri burasıdır aklında olsun." özgüvenle gerindim.

"Bunu bulduk tamam. Asıl sorun ütü nerede?" gözlerimi devirerek ütü masasını açtım.

"Onu da sen bulacaksın. Annenin odasını karıştıramam." söylediğim şey mantıklı gelmiş olacak ki kıyafetleri ütü masasının üstüne koyduktan sonra etrafı kurcalamaya başladı.

Bende nasıl ütü yapmam gerektiğini öğrenmek için çaktırmadan telefondan ütünün nasıl yapılması gerektiğini araştırıyordum. 

"Buldum!" Çağıl'ın geldiğini görünce telefonu cebime koydum.

"Tamam şimdi ütüyü ver bana hemen ütülerim." elinden ütüyü alarak masaya koydum. Gömleğini alıp telefondan gördüğüm gibi düzgünce masaya yerleştirdim.

Yavaşça gömleği ütülemeye başladım. Çağıl ütü yaparken beni izliyordu. Yaklaşık bir dakika sonra ütüyü dikkatle kenara koydum. Gömleği kaldırıp baktım. Kırışıklık azalmamıştı.

"Bir şey soracağım. Bu ütü bozuk olabilir mi?" diyerek Çağıl'a döndüm. Gülümsediğini görünce hemen gülüşünü sildi yüzünden.

"Allah allah, en son bozuk değildi ama?" kaşlarını çatıp ütüyü eline alıp incelemeye başladı. Ben de aynı ciddiyetle onu izliyordum. Dudaklarını birbirine bastırdığını fark ettim. Sanki... gülmemek için kendini sıkıyor gibiydi. Gülmeye başlayınca ne olduğunu anlamayarak ona baktım. Ütünün kablosunu kaldırınca neden güldüğünü anladım.

"Ya çok kötüsün! Bak bir de dalga geçiyor!" diyerek ona vurmaya başladım. Ona vuruyor olmam onu durdurmadı daha çok gülmeye başladı.

"Su en başından beri ne zaman fark edeceksin diye seni izliyorum. Ütü yaparken o kadar ciddiydin ki fişi takmadığını söyleyemedim."

Ütüyü kenara bırakıp gülmekten gözünden akan yaşları sildi. "Çok komiktin." dediği şeyle yumruğumu tekrardan ona geçirdim. Bileğimden tutarak beni kendine çekti.

"Ve çok tatlıydın."  bu söylediği yüzümdeki sinirli ifadenin silinmesine neden olmuştu.

Nabzımın karnımda attığını, heyecandan dilimin kuruduğunu hissettim.  Elimi omuzuna yerleştirince ne yapacağımı bilemedim. Yoğun bakışlarının altında ezildiğimi hissettim. Bakışları dudaklarıma kayınca yutkundum. Bir şeyler söylemek için dudaklarını oynattı.

"Su, ben çok susadım. Biraz su içebilir miyim?" 


***

bölüm sonu.

ters düz takla
düşmanı hakla
boş boş durma
bölümü oyla

öncelikle hepinizin bayramını enişten dileklerimle kutlarım,

seni seçtim 10k oldu, hâlâ inanamıyorum. kitabı yayınlayalı 3-4 ay olmuşken okunmasının bir anda artmış olması beni o kadar mutlu etti ki anlatamam. her zaman yerimde sayıp duracağımı düşünüyordum, bana ilaç gibi geldi. hepinize çok teşekkür ediyorum <3

artık bölümleri çok daha hızlı bir şekilde yazıp yayınlamaya başlayacağım, beklettiğim için üzgünüm.

bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

seviliyorsunuz<3

Seni Seçtim |yarı texting✓Where stories live. Discover now