yirmi üç

13.1K 607 187
                                    

İyi okumalar!

**

Korna sesiyle kafamı gömdüğüm telefondan kaldırdım. Çağıl'ı arabanın içinde görünce şükrederek oturduğum yerden kalktım. Umursamaz görünmeye çalışarak arabaya doğru yürüdüm. Yolcu koltuğunun olduğu taraftaki kapıyı açarak arabaya bindim. Çağıl'a bakmadan emniyet kemerimi de taktım.

Çağıl'ın bakışlarını üstümde hissetsem de ona dönmemiştim. Benimle dalga geçmesi sinirimi bozmuştu. Bende onunla çok kez dalga geçmiştim ancak burada bir başıma bıraktığını düşündürmesi beni üzmüştü. Yalnız bırakılmaktan nefret ediyorum.

Konuşmayacağımı anlayınca arabayı çalıştırdı. Konuşmasına izin vermeden radyoyu açtım. Radyoda çalan şarkıları beğenmeyince telefonumu elime alarak radyoya bağladım.

Çağıl'a gönderme yapmak amacıyla dinlemediğim bir şarkıyı açtım.
Latif Doğan - Küstüm.

Sessizce güldüğünü duydum ama ona bakmayı tercih etmedim. Bu gözler o görüntüyü görmek için ne kadar delirse de kendimden ödün vermeyi düşünmüyorum.

Şarkı çalarken aynı zamanda yolu takip ediyordum. Eve giden yol değildi. Nereye gittiğimizi sormadan yolu izlemeye devam ettim.

Aynı zamanda düşünmeye başladım. Anonim olmuştum ama ona uzun zamandır yazmadığımı fark ettim. Eve gittiğim zaman anonim olarak yazmam gerektiğini aklımın bir köşesine yazdım.  Öyle bir gerekliliğimin olmadığını biliyorum ama anonimi unutturmak istemiyorum. En azından aramızda bir şey olacaksa Çağıl anonimin ben olduğumu öğrendikten sonra olsun istiyorum.

Arabanın yavaşladığını görünce daldığım düşüncelerden çıktım. O değilde arabayı çok fazla kullanıyor, acaba benzin parasını nasıl yetiştiriyor?

Araba tamamen durduğunda nereye geldiğimize baktım. Ağaçların bolca olduğu uçurum kenarına gelmiştik. Neden buraya geldiğimizi anlayamasam da Çağıl'ın arabadan indiğini görünce emniyet kemerimi çıkardım. Arka kapıyı açıp koltuktan bir şeyler aldığını görünce arabanın kapısını açarak bende dışarı çıktım.

Arabanın etrafından dolanıp yanına gittim. Elinde piknik sepeti vardı. Her şeyi düşünmüştü anlaşılan. Bir planının olmadığını düşündürmüştü.

Kolumdan çekerek yan yana yürümemize sebep oldu. Yürürken adımlarımıza bakarak yürüyordu. Yaptığı hareketle gülümsemeden edemedim. Benimle aynı adımları atmaya çalışıyordu.

Bileğimden tutarak kolumu kolunun içinden geçirdi. Kol kola yürümeye başladık. Uçurumdan uzaklaşmış ormanın içine karışmıştık. Arabanın giremeyeceği bir alanda yürüyorduk.

Derin bir nefes çekerek oksijenin burnumu yakmasına sebep oldum. Hava çok temizdi ve ormanın kokusu beni çok canlı hissettirmişti.  Uzun zamandır bu kadar temiz bir havayı solumadığim için ciğerlerim bayram etmişti.

Arabaya bindiğimden bu yana Çağıl ile tek kelime konuşmamıştık ama onun kolunda yürüyordum. Bu durum komik geldiği için sırıtmadan edemedim.

Çağıl'a kaçamak bir bakış attığımda adım attığı yerlere dikkatlice bakıyordu. Tüm dikkati yoldaydı, sonuçta ikimizde düşüp bir yerimizi sakatlamak istemeyiz.

Kısa bir süre daha yürüdükten sonra gördüğüm manzarayla şaşkınlığımı gizleyemedim.

"Vay canına! Burası çok güzel..."

"Beğendin mi?"

Kafamla onaylayıp onu yanıtladım. "Çok beğendim. Burası cennet mi?"

Gülerek yürümeye devam etti. Burası adeta bir cennetti. Ağaçların arasından yürüdükten sonra geniş bir alan karşımıza çıkmıştı. Buraya gelmek için yürüdüğümüz ormanın tersine burada yerler yemyeşildi. Çimenlerin arasında küçük papatyalar yer edinmişti. Bunlardan daha da güzeli küçük bir şelale vardı ve su tertemizdi. Burayı daha kimsenin keşfetmemiş olduğuna eminim.

Seni Seçtim |yarı texting✓Where stories live. Discover now