Bölüm 29 = Aşırı gerginlik

815 84 46
                                    

Max içtiği sudan sonra tekrardan uyuya kalmıştı. Maria alt katta dinlenmeye çekildikten sonra Sandra da mutfağa inip yiyecek birşeyler hazırlamak için kolları sıvadığı sırada Max ansızın geri uyandı.

Alex yattığı yerden birden doğrulan Max'i omuzlarından tutup "Hey, her şey yolunda ben buradayım merak etme" dedi.

Max tüm bedeni kan ter içinde kalmışçasına soluklanırken Alex'in mavileri gergin duruyordu. Max kendisini zorlayarak "Ben kaç gündür bu durumdayım" diye sordu.

Alex sakince "İki" diye yanıtladı. "Bugün üçüncü gün."

Max şaşkınlıkla sırtını geriye yasladı. Vay be iki gündür yatıyor muydu yani? "Burası neresi?" diye sorarken etrafına bakındı. Odanın karşısında koca bir dolap ve yanında da okulun kütüphanelerindeki gibi kocaman bilgisayar vardı.

Alex'in "Benim odamdasın" dediğinde Max'in kendisine bakmasıyla "Sen düşüp bayılınca seni yol ortasında tedavi etmek için geri eve götüreceklerdi. Büyüklerimiz de gücünün kaynağı topraklardan uzaklaşmamanın daha güvenli olacağını sòykeyerek Ander'i ikna ederlerken bende senin benim evde kalabileceğini söyledim. Ander bizim revirimizde kalmanı istemiyormuş gibi bir hali vardı çünkü" diye açıkladı.

Max "Teşekkür ederim ama bir duş alıp kendime gelmemde sakınca varmı?" diye sorduğunda Alex "Saçmalama elbette yok. Temiz kıyafetlerim var, veririm sana rahat ol sen" diyerek kalkması için yardımcı olacakken Max "Ben kendimde kalkarım sen bana sadece yolu göster yeter" dedi.

Alex ona yolu gösterirken onda bir değişiklik hissetti. Bu değişimin ne olduğunu söyleyemese de bir farklılık, belkide soğukluk olduğunu biliyordu.

Max'e kıyafetlerini hazırlayıp az önce Max'e söylediği gibi kapı kulpuna asıp odasına geri döndü. Hızlıca etrafı toparlayıp Max için çarşafları değiştirdi. Odayı da havalandırdıktan sonra Sandra'ya bakmak için alt kata indi.

"Ne yemek yapmaya karar verdin?"

Sandra arkasına bile bakmadan "Şimdilik ona çorba bize de makarna yapıyorum ama şu evine doğru düzgün yiyecek birşeyler almalısın" diyerek her zamanki gibi yine söylenmeye başlayınca Alex gözlerini devirip dolaptan kendisine süt alıp kafasına dikerek içti.

Sandra onun bu hareketine gözlerini devirerek bakarken Alex "Hepsi çürür" dedi.

"Yemek yaparsan çürümez."

"Sadece kendim için yemek yapacak halim yok ya."

Sandra onun bu cümlesine sinirlenip "Yapacaksın tabi, eğer beceremem diyorsan ben sana öğretirim sen merak etme" dedi sert bir şekilde.

Alex "Tamam tamam öğretirsin bir ara, sana kolay gelsin ben bir Max'e bakayım" diyerek mutfaktan sıvışarak yukarı odasına doğru çıktı.

Üst kata vardığında banyonun kapısı açılıp Max dışarı çıkınca çıkınca ikili göz göze geldiler. Max'in göreceği birşey yoktu belki ama Alex gördüğü manzara karşısında şaşkındı.

Max Alex'in kendisine verdiği siyah eşorfman altını giymiş ama beline büyük geldiği için hafiften aşağıya düşerek mavi baksırının logosunu açığa çıkartmıştı. Üstü üse tamamen çıplaktı. Kendisine verdiği tişörtü sağ omzuna atmış elinde küçük havluylada saçlarını kuruluyordu.

Göğsü ise... Bunu nasıl anlatabilirdi bilmiyordu ama güzeldi. Kaslı olmasa da vücut hattı yapılı ve oturmuştu. Göğüs uçları ise sivrileşmişti. Alex aniden heyecanlanan kalbiyle bakışlarını kaçırıp "Banyoda herşeyi bulabildin mi?" diye sordu.

Git Gidebilirsen BxBTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang