Bölüm 9 = Araştırma

1K 88 56
                                    

Max Alex'in kendisine karşı olan bu ani tavır değişikliğine fazla takılmamaya çalışaran "Marco nasıl?" diye sordu.

Max'in sorusunu duymamazlıktan gelerek "Sen az önce Sandra'ya mı yavşıyordun?" diye sorarken yüzündeki ifade oldukça sert ve ciddiydi.

Max buna elinde olmadan gülümsedi. Anlaşılan Alex, Sandra'ya karşı birşeyler hissediyordu. "Hayır kıza yavşadığım filan yok, sadece aynı anda aynı şeyi söyleyince..."

Alex soluğu hızla Max'in yanında alıp onun yakasına yapıştı. "Bana bak Vampir, ondan uzak duracaksın ve benimde kafamın tasını attırmayacaksın, anladın mı beni?"

Alex ne kadar Max'in kendisine yapışmışta olsa da, tenleri hiç bir şekilde birbirlerine temas etmediği için Max sadece birkaç saniyeliğine kalkanlarını devre dışı bırakıp onun gözlerinin içine baktı.

O kalkanlarını indirdiğinde içine giren ürperti kendisini her seferinde savunmasız hissetmesine neden oluyordu. Aslında onun kendisini savunmasız hissetmesi gerekiyordu fakat kalkanların devre dışı kalmasıyla işler değişiyordu.

Max "Sandra'ya hiç bir şekilde sevgili gözü ile bakmadım, size zaten eşcinsel bir birey olduğumu söylemiştim ve bu konuda tamamen ciddiyim" dediği an Alex'in bakışları onun gözlerinden dudaklarına doğru kaydı.

Max kendisinin samimi olduğunu göstermek için onun göz merceğinin içine baktığından onun bakışlarının kendi dudaklarına kaydığını gördüğü an neye uğradığına şaşırıp anlık bir şok geçirdi. Onun bu hareketi için söyleye bileceği bir çok şey vardı ama kendisinden 60 yaş küçük biri için bunların hiç birini ne düşünmek ne de söylemek istedi.

Tabi bu bakış toplasan sadece üç bilemedin beş saniye sürdüğünden Alex'in bakışları tekrardan Max'in gözlerine kaydı. "Onun bir nişanlısı var" dedi sonunda daha sakinleşmiş bir ses tonu ile.

Açıkçası Alex'in bu ani yükselen ve birden bire de geri yok olan sinirleri Max'i her seferinde hayrete düşürse de Max ona karşı sesini çıkartmadan "Dediğim gibi, Sandra'ya karşı o şekilde birşeyler hissetmiyorum ve hissetmeyeceğimden de emin olabilirsin" dedi.

Max onun az önce sıkı sıkıya kavradığı yakasını yavaşça geri bırakırken "Tamam" dedi sadece ve Max'den birkaç adım uzaklaştı.

Sanki az önce esip gürleyen kendisi değilmişçesine birkaç adım arkalarında kalan ucu zehirle kaplı bükük oklara baktı. Oklara doğru yaklaştıktan sonra başını yukarı kaldırıp etrafına bakınmaya başladı. "Bunlar nereden geldi?"

"Bizde Sandra ile tam ona bakacaktık" diyerek Max kalkanını tekrar devreye sokup tüm bedenini sarıp sarmalarken kendisini tekrardan güvende hissetti. Ne zaman kalkanlarını kalbinin içine, yani var oluş sebebi olan bedeninin ana merkezine hapsetse, kendisini kışın ortasında montsuz dışarda kalmış gibi güçsüz ve çaresiz hissediyordu.

Max oldukları açıklıktan ayrılıp ağaçların sıklaştığı araya doğru giderken Alex'in varlığını arkasında görmese de hissediyordu. "Sende o mekanik sistemi duydunmu?" derken gözleri ağaçların gövdelerindeydi.

"Ne sesi?"

"Sanki bir düzine mekanik sistem aynı anda devreye girmiş gibi metal sesleri duydum atışlar başlamadan bir kaç saniye önce" dediği an Alex "Ne yani bize saldıranlar insan değilmiydi?" diye sordu şaşkınlıkla. "Hayır ben öyle bir ses duymadım."

"O zaman sizin duyu kapasiteniz bizimkisi kadar gelişmiş değil" diye düşündü Max sessizce. Bunu kesinlikle araştırmalarının arasına iliştirmeliydi.

Bunu duyan Alex dururmu, "Duyu kapasitemizi bilmem ama kafamızın tası attığında siz Vampirlerden daha acımasız olabiliriz bundan hiç şüphen olmasın" dedi sinirle.

Git Gidebilirsen BxBWhere stories live. Discover now