Bölüm 35 = Kıskançlık

957 79 57
                                    

Max okula girdiğinden beri aslında bir sürü insanın bakışlarını üzerinde hissetse de kimse rahatsız olmasın diye dönüp bakmadı. Kendisine bakan üniversite öğrencilerinin kimisi kollarını birbirine sararak üşüyormuş gibi kendilerini sıvazlıyorlardı. Kimi ise ondan korkarak birkaç adım geri gidiyordular. Tabi bunları yapanların çoğu farklı türdeki varlıklardı.

Kurtların çoğu kendisine selam verip 'Naber dostum' gibi şeyler söylüyorlardı. Dost kelimesi bu yeni nesil için ne kadar çabuk kurulan birşeydi. Oysaki benim birine dostum demem için aramızda bazı şeylerin yaşanmış olması gerekirdi. Max ise kendisine dostum diyenlerin 10 da 9'u nu tanımıyordu.

Max sabah kahvaltısı için okulun yemekhanesine gittiğinde yemeğini alıp elinde telefonla uğraşan Marco'nun tam karşısına geçip oturdu.

Marco başını telefonundan kaldırmadan "Yemekhaneye girdiğin an yaydığın statik elektriklenme tüylerimi ürpertti" dedi.

Max "Biliyorum, sabahtan beri insanlar bana garip garip bakıyor veya kaçıyorlar zaten" dediğinde Marco başını kaldırıp Max ile göze göze gelip "Bizimkiler de mi?" diye sordu.

"Hayır kurtlar sağolsunlar çok cana yakın davrandılar ama diğer türler biraz şey gibiler..." derken yanlarından geçen iki trol kızı Max'e öcü görmüşçesine bakıyotlardı. Zaten büyük ve yuvarlak olan gözlerini sanki daha da mümkünmüşçesine kocaman açmışlardı.

Marco kızlara sert bir şekilde "Ne bakıyorsunuz, açıkta göt filan mı görgünüz?" diye sorunca kızlardan biri kendisine orta parmağını gösterdi. Yanındaki arkadaşı ise panikle arkadaşının Marco'ya doğru salladığı elini çekerek "Ne yapıyorsun, o Vampirin arkadaşı bize birşey filan yapar" dedi.

Marcoya el hareketi çeken kız elini hızla indirip Max'e kaçamak bakış atarak hızlıca oradan uzaklaştılar.

Max bakışlarını tamamen önündeki kahvaltıya indirdiğinde ayağına yediği tekme ile bakışlarını kaldırıp Marco'ya baktı. "Ne oldu?"

"Siktir et sen onları, senden it gibi korktukları için öyle davranıyorlar."

"Biliyorum ama ben buraya kimseye birşey yapmaya gelmedim ki."

"Max, Max, Max. Sen istersen dünyayı kurtar. Adın bir kere Vampire çıktımı sıçtın zaten. Vampirler türlerin bir çoğundan daha güçlü ve acımasız oldukları için sizlerden korkmaları normal."

Sandra birden belirip Marco'nun yanına tepsisini koyarak "Tabi izole bir hayat yaşamalarının da büyük bir katkısı var" dedi.

Max Sandra'nın neyi kastettiğini anlamadığından "Nasıl yani?" diye sordu.

Sandra sıcak sütüne şeker atıp karıştırırken "Sizler sadece belli başlı büyük akademilerde veya büyük şehirlerde yaşıyorsunuz. Kendi özel mekanlarınızda takılıyorsunuz ve asla diğer türlerin yanında veya yaşadığı şehirlerde dolanmıyorsunuz dolandığınızda isr meclis üyelerinin gönderdikleri ekipler geliyor. Hep tek tabancasınız. Sadece sizin türünüz varmış gibi davranıyorsunuz o yüzden diğer türler sizlerin varlıklarına alışık değiller" dediğinde Max bunun doğru olmadığını söylemek için ağzını açmıştı ki aslında doğru olduğunu fark edip geri kapattı.

Gerçekten de öyleydilerdi. Lanet olsun...

"Ayrıca çokta acımasızsınız" diye ekledi Marco bir kez daha.

"Aslında acımasızdan ziyade fazlasıyla demokratiğizdir."

Sandra'nın yanına geçen futbol maçında tanıştığı birkaç kız gelip oturduğunda aralarından birisi de Max'in yanına oturarak "Selam Vampir naber" dedi.

Git Gidebilirsen BxBWhere stories live. Discover now