Bölüm 10 = Alfa ile Tanışma

1.1K 93 43
                                    

Alex'in elleri tamamen normale döndükten sonra Max'e dönüp "Bunu bizim klandakilere göstermeliyiz, orada böyle şeylerden anlayacak kişiler var" dediğinde Max yerden az bükülmüş iki ok alıyordu.

"Tamam sen onu, birde bu oklardan birini götür. Bende bu ucundaki şeyin ne olduğunu bir Villiam'a göstereyim, o anlar bu tarz şeylerden" dediğinde Alex "Viliam kim?" diye sordu hemen.

Max az önceki düşüncelerden sıyrılmaya çalıştığı için bir anlık dalgınlıkla "Bizim ceset bilimcimiz" dediği an Alex'in bedenine giren ürpertiyi kendi bedenine girmiş gibi hissettiği an yaptığı hatanın farkına vardı. "Ben o şekilde şey yapmak, yani şey demek istemedim ben sadece..."

Alex elini kaldırıp onu susması için uyardı ve Max de bu uyarıya anında uydu. "Konuyu kapat adamın kim olduğunu anladım ama sende benimle geliyorsun."

Max merak ve şaşkınlık karışımı ile Alex'e baktı. "Ben neden seninle geliyormuşum?"

"Bizimkiler seni merak ediyorlarda ondan."

Max "Nasıl yani, benden onlara mı bahsettin?" diye sordu.

"Evet, Marcoyu götürdüğümde bana neler olduğunu sorduklarında her şeyi olduğu gibi anlattım. Buna sende dahil."

Max "Yok ya ben gelmesem de olur" diye itiraz ederken Alex "Şansın yok, bekleniyorsun ve geleceksin de" dedi net bir şekilde.

Max derin bir nefes verdi. "Tamam öyle olsun."

İkili ağaçların arasından obsidiyen klanına doğru yürürken tek kelime konuşmadılar. Daha doğrusu Alex konuşmaya çalışmış ama Max sürekli kaçamak cevaplar vermişti.

Kurtların inine tek başına hiç kimseye haber vermeden ve gücünün tamamına sahip değilken gitmek delilikten başka birşey olmadığının farkındaydı. Fakat şuan gitmezse bu kesinlikle Alex'in güvenini sarsa bilirdi.

Alex gibi dengesiz hareketli biri ile daha önce hiç tanışmamıştı ve kurtadam olması da cabasıydı.

Max'in burnuna git gide dolan kurt kokusunu yerine iliklerine kadar hissediyordu. Burnundan nefes almak yerine ağzından almaya başladığı an Alex'in eline dokunduğunu hissetti ve dönüp ona bakarken onu yanlışlıkla kalkanının içine almıştı bile.

Alex etrafındaki hava akımının değiştiğini anında hissetti. "Bizi duyabilirler mi?" diye sordu merakla.

Max onu bakışlarıyla onayladı.

Alex de eğilip kulağına "Kalkan gücünü indirebilir misin bizim araziye girdiğin gibi?" diye sordu fısıldayarak.

Max'in içine o an bir sıkıntı daha girdi. Şuan kendisini körü körüne kurbanlığa giden bir koyun gibi hissediyordu. "Neden?"

"Eğer bizimkilerin güvenini kazanmak istiyorsan kartlarını olabildiğince açık oynamalısın, biz gizli saklı işlerden hoşlanmayız."

Max onu başıyla onayladı ama kalkanlarını da indirmeden önce "Çünkü sizin saklayacak hiçbir şeyiniz yok öyle değil mi?" diye sordu ve o saniyede de tüm gücünü içine çekip kalbinin içindeki ana yerine geri kapattı.

Alex onun aslında kendi kalkanının içindeyken bile, kalkansız olduğundan daha savunmasız olduğunu o kalkanını içine geri çekerkenki ruh hali ve beden hareketlerinden anladı. Max'in kendisini şuan ne kadar savunmasız hissettiğini biliyordu.

Alex ona sadece "Teşekkür ederim" dedi.

Max daha birkaç adım atamamıştı ki ormanın derinliklerinden gelen uluma sesinin geldiği yöne doğru dönüp olduğu yerde iki büklüm olarak kulaklarını tuttu.

Git Gidebilirsen BxBWhere stories live. Discover now